Mevlânâ'nın Mesnevi’si, Doğu edebiyatında yalnızca bir edebi eser değil, aynı zamanda ahlaki ve manevi bir rehber olarak kabul edilmiştir. Yüzyıllar boyunca farklı dönem ve kültürlerde yeniden yorumlanarak geniş bir külliyat haline gelmiştir. Mevlânâ, özellikle Tebrizli Şems ve Kuyumcu Selahaddin’in yokluğunda, hayatının son yıllarında yaşam tecrübelerini bu esere yansıtmıştır. Mesnevi, alegorik anlatımlarıyla, Doğu edebiyatındaki fabl türünde olduğu gibi, hikâyelerle ahlaki dersler sunar. Bu makalede, eserin on ikinci beyti, ney metaforu üzerinden, zehir ve tiryak (panzehir) zıtlığındaki bütünlük ekseninde incelenmektedir. Mevlânâ, "ney" alegorisi ile aşkı ve âşıklığı anlatmak, aynı zamanda kendisini ifade etmek ister. Ney, aşk yolcusu gibi hem zehri hem de tiryaki bünyesinde taşır. Zehir ve panzehir bugün iki karşıtlık olarak görülse de tiryak içerisinde zehir, zehir içerisinde tiryak bulunmaktadır. Tiryak içerisinde bal ve şekerin bulunması, kamış ve şeker çağrışımı için bir zemin oluşturur. Bu birleşim ve bağlılık ile “ney,” gerçek bir âşık gibi candan bir arkadaş, gönülden bir yoldaş olur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Dışındaki Klasik Türk Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: "Dinle Neylerden" Mesnevî'nin İlk 18 Beyit Şerhleri Özel Sayısı |