Mevlânâ and his Mesnevî, which has a very important place in the construction of Turkish Islamic civilization, have shaped the heart world of Turkish society for centuries. From the time it was written to the present day, the Mesnevî has been read, listened to narrated and explained by many different masses of people in a wide geography. Although the Mesnevî is a text woven with simple fictionalized stories for easy understanding, it is the most commented work in Turkish literature. A total of forty-six commentaries, in verse or prose, have been made on all or part of the work. The commentators, most of whom belonged to the same mystical thought system, benefited from their predecessors in varying proportions while interpreting the text, but they also reflected their own inner/spiritual discoveries about the metaphysical realm in their interpretations. This article, which is part of a holistic study focusing on the first eighteen couplets of Mevlânâ’s Mesnevî, will concentrate on the eighth couplet of the work. The couplet in question deals with the relationship between the “skin”, which is the material being of the human being, and the “soul”, which corresponds to the spiritual self. In this couplet, Mevlânâ says that although the skin and the soul are not hidden from each other, no one is allowed to see the soul. In this study, the couplet will be interpreted by considering the existing commentaries as a literature review.
Türk İslam medeniyetinin inşasında çok önemli bir yere sahip olan Mevlânâ ve onun Mesnevî’si yüzyıllar boyunca Türk toplumunun gönül dünyasını şekillendirmiştir. Mesnevî yazıldığı tarihten günümüze kadar oldukça geniş bir coğrafyada çok farklı halk kitleleri tarafından okunmuş, dinlenmiş, anlatılmış ve açıklanmıştır. Mesnevî, kolay anlaşılması amacıyla basit kurgulu hikâyelerle örülmüş bir metin olmasına rağmen Türk edebiyatında en çok şerh edilen eser konumundadır. Eserin tamamına ya da bir kısmına, manzum ya da mensur olarak toplam kırk altı şerh yapılmıştır. Çoğu aynı tasavvufi düşünce sistemine mensup olan şarihler, metni yorumlarken kendilerinden önceki şarihlerden değişen oranlarda yararlanmakla birlikte, metafizik âleme dair kendi içsel/ruhsal keşiflerini de yorumlarına yansıtmışlardır. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinin ilk on sekiz beytine odaklanan bütünlüklü bir çalışmanın parçası durumundaki bu makalede eserin sekizinci beyti üzerinde durulacaktır. Söz konusu beyit, insanın maddi varlığı olan “ten” ile manevi benliğine karşılık gelen “ruh” arasındaki ilişkiyi konu almaktadır. Mevlânâ bu beyitte, ten ve ruh birbirine gizli olmadığı hâlde kimsenin ruhu görme izni olmadığını söylemektedir. Bu çalışmada bir literatür değerlendirmesi mahiyetinde mevcut şerhler de göz önünde bulundurularak beyit yorumlanmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Sahası Dışındaki Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: "Dinle Neylerden" Mesnevî'nin İlk 18 Beyit Şerhleri Özel Sayısı |