Mülkiyet hakkı ve mülk dokunulmazlığı tarih boyunca pek çok medeniyette, korunması gereken haklar kapsamında ele alınmış ve bu yönüyle temel hukuk metinlerinde ifadesini bulmuştur. Osmanlılar mülkiyet hakkının korunmasına önem vermekle beraber mirî rejiminin güçlenmesini de hemen her dönemde önemsemiştir. Devletin özel mülke müdahalesinin bir yöntemi olarak istimlak (kamulaştırma) uygulamaları Osmanlı Devleti’nin klasik döneminden itibaren kamu yararı prensibinden hareketle yürütülmüştür. Yapılan işlemler şer’i hukuk ve örfi teamüller dairesinde Sultanın iradesi ve izniyle satın alınan mülkün bedelinin ödenmesi şartları doğrultusunda icra edilmiştir. Nizamname öncesi dönemdeki uygulamalarda mülk sahiplerinin zarara uğratılmaması konusunda titiz davranılmış, mülkün gerçek değeri uzman komisyonlarca tespit edilmiştir. Böylece satın alım süreçlerinde bir taraftan gerçek ve tüzel kişilerin hakları korunurken diğer taraftan kamunun (merkezi hazine) zarara uğramasının da önüne geçilmiştir. Vakıf gayrimenkullerinin istimlaki gerektiğinde kamulaştırılan mülkün kira getirisinin devlet tarafından ödenmesi prensibi üzerinde hassasiyetle durulmuştur. 1856 tarihine kadar bu şekilde yürütülen istimlak işlemleri bu tarihte ilk nizamnamesine kavuşmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısında iç ve dış amillerin tesiriyle ortaya çıkan istimlak nizamnamesi, geleneksel hukuk normlarıyla oluşturulmuştur. Bilhassa hukuki modernleşme, demiryolu inşaatları, artan bayındırlık faaliyeteri ve belediyeciliğin gelişmesi gibi vakıalar nizamnameye etki eden faktörlerin başında gelir. İlk istimlak kanununun batılılaşma döneminde batı etkisinde hazırlanan kanunlardan ayrıldığı ortaya konmuştur. Nizamnamenin XIX. yüzyıldaki hukuki ve kurumsal modernleşmenin zorunlu bir sonucu olduğu üzerinde durulmuştur. Bu çalışmada resmi arşiv kayıtlarından hareketle klasik dönem istimlak politikaları, amaçları, yöntemleri ve sonuçları bağlamında ilk defa incelenmiş ve bunların ilk istimlak kanununa olan etkileri değerlendirilmiştir. Tanzimat dönemi hukuk reformlarının bir parçası olarak istimlak kanunu, sonraki dönemlerde gerçekleşecek olan mevzuat iyileştirmelerine bir temel teşkil etmesi açısından önemli bulunmuştur.
Osmanlı Devleti Kanunlaştırma İstimlak Kamu Yararı Bayındırlık.
Etik kurul onay belgesi gerektirmemektedir.
Throughout history, property rights and the inviolability of property have been regarded among the fundamental rights that must be protected in many civilizations and have thus found expression in basic legal texts. Although the Ottomans attached great importance to safeguarding property rights, they also consistently emphasized the strengthening of the mirî (state-owned land) regime. As a method of state intervention into private property, expropriation practices (eminent domain) were carried out based on the principle of public interest from the classical period of the Ottoman Empire onwards. These actions were executed within the framework of Sharia law and customary practices, under the authorization and consent of the Sultan, and in accordance with conditions stipulating compensation for the property purchased. During the pre-regulation period, particular care was taken to ensure that property owners did not suffer losses, and expert committees were appointed to determine the real value of properties. Thus, the purchasing processes protected the rights of both individuals and legal entities, while simultaneously preventing damage to the public treasury (central treasury). When the expropriation of waqf (endowed) properties became necessary, careful attention was paid to the principle that rental income lost from expropriated properties should be compensated by the state. Expropriation practices continued in this manner until 1856, when the first formal regulation was issued. The expropriation regulation that emerged in the second half of the 19th century under the influence of internal and external factors was developed in accordance with traditional legal norms. In particular, legal modernization, railway construction, increased public works activities, and the development of municipal governance were among the primary factors influencing this regulation. It has been demonstrated that the first expropriation law differed from other laws influenced by the West during the Westernization period. It has been emphasized that this regulation was an inevitable outcome of legal and institutional modernization processes of the 19th century. This study, for the first time, examines classical period expropriation policies, their purposes, methods, and results based on official archival records, and evaluates their impact on the initial expropriation law. The expropriation law, as part of the Tanzimat-era legal reforms, is considered significant because it formed a foundational basis for subsequent legislative improvements.
Ottoman Empire Legislation Expropriation Public İnterest Public Works.
Ethics committee approval is not required.
| Birincil Dil | Türkçe | 
|---|---|
| Konular | Osmanlı Kurumları ve Medeniyeti (Diğer) | 
| Bölüm | Araştırma Makaleleri | 
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2025 | 
| Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2024 | 
| Kabul Tarihi | 24 Nisan 2025 | 
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 83 | 
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License