Gelişen
ve değişen dünyada milletler, kendileri olarak var olabilmek için çaba
göstermektedir. Kendileri olarak kalmak değişime kapalı olmak anlamına
gelmemektedir. Kültürün ihtiyaçtan doğduğu gerçeği var oldukça değişim
kaçınılmazdır. İhtiyaçlarla şekillenen kültür, geleneksel kültürle beraber
devam etmektedir. Milletlerin kendi kültürleri ile gelecekte de var olabilmesi
değerlerini gelecek kuşaklara aktarabilme başarıları ile doğru orantılı
olacaktır. Milli kimliğin yapı taşları olan milli kültür unsurlarının, yeni
bireylere aktarımı bir takım kodlamaları ve sembolleştirmeleri de beraberinde
zorunlu hale getirmiştir. Kültürün sembolleştirilmesi fark edilmesini ve akılda
kalıcılığını arttırarak benimsenmesini kolaylaştırdığı için doğal olarak bu
yola gidilmiştir.
Bu
çalışmada milli kimliğin aktarımında halk kültürünün önemi ve halk kültürünün
Türk toplumu tarafından nasıl sembolleştirilerek aktarılmaya çalışıldığı
üzerinde durulmuştur. Bu amaçla
kültürün iki ayrı kolu olan maddi ve manevi kültürel unsurları dikkate alarak
bu kültürel unsurların sembolik arka planı incelenmiştir.
Çalışmanın
ana konusu, hayatın geçiş dönemleri içerisinde yer alan “doğum geçiş dönemi”
ile sınırlandırılmıştır. Doğum, geçiş döneminde, inanç ve inanışlarla da
desteklenen sembollerin, milli kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasında önemli
bir rol oynadığı görülmüştür.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 11 |