Bu makale, Ebû Bekir Zekeriyyâ er-Râzî’nin doğa görüşünü ve bu görüşün İslam felsefesi ile kelamı arasındaki konumunu analiz etmektedir. Makalenin temel problemi, Râzî’nin doğa görüşünü ortaya koymak ve bu görüşün, onu filozoflar ve kelamcılar arasında “ara bir konuma” yerleştirip yerleştirmediğini tespit etmektir. Râzî, günümüze eksik ulaşan Makâle fî Mâ ba‘de’t-tabîa adlı eserinde, doğanın canlı, bilinçli, iradeli ve kadir olmadığı gerekçesiyle gerçek bir fail olamayacağını savunur. Ona göre hakiki failler, ancak bu sıfatlara sahip olan Bârî Teâlâ ve Nefs’tir. Bu radikal red, ilk bakışta âlemdeki nedensellik ilişkilerini inkâr eden ve tüm fiilleri doğrudan Tanrı’nın iradesine bağlayan Eş‘arî kelamcıların “âdet teorisi”ne yaklaştığı izlenimi verir. Ancak makale, Râzî’nin reddettiği şeyin mutlak anlamda nedensellik değil, Yeni-Eflâtuncu kökenli, âleme nüfuz eden ve onu yöneten tümel bir cevher olan aşkın bir doğa anlayışı olduğunu iddia eder. Râzî, bu aşkın doğayı reddederken, Aristotelesçi-İskenderiyeli geleneğe uygun olarak, unsurların kendine özgü hareketlerinden (aşağı/yukarı gitme gibi) sorumlu olan içkin doğayı (tab‘) kabul etmektedir. Dolayısıyla onun reddi, fiziksel nedenselliğin inkârı değil, metafizik düzeydeki yanlış bir fail atfının tenkididir. Motivasyonu, dehrîlerin âlemin kendi kendine yeten ve Tanrı’yı dışlayan bir doğa tarafından yönetildiği iddialarını çürütmektir. Amacı, kelamcılarda olduğu gibi mucizeler için zemin hazırlamak değil, failliği akıl, irade ve hayat sahibi olan Tanrı ve Nefs’e hasretmektir. Dolayısıyla kelamcılara çok benzeyen bir doğa görüşü söz konusu olsa da diğer görüşleri ile filozoflar zümresine dâhil edilebileceği görünmektedir. Ayrıca Râzî’ye ara konumun hasredilmesi İslam düşünürlerinin görüşlerindeki çeşitlilik dikkate alındığında isabetli görünmemektedir.
Ebû Bekir Râzî İslam Felsefesi doğa nedensellik aşkın doğa içkin doğa
This article analyzes the view of nature held by Abū Bakr al-Rāzī and its place between Islamic philosophy and theology. The main aim of article is to posit his account of nature and by that his place between the philosophers and the theologians. In his extant work, Maqāla fī Mā baʿda al-Ṭabīʿa, al-Rāzī argues that nature cannot be a true agent because it lacks life, consciousness, will, and power. Only God and the Soul who possess these attributes, are genuine agents. This denial initially seems to align him with Ashʿarite theologians and their custom theory, which denies inherent causality and attributes all events directly to God's will. However, the article contends that what al-Rāzī rejects is not causality or nature per se, but rather a transcendent nature—a universal, substance permeates and governs the cosmos, stemming from Neoplatonic thought. While rejecting this t nature, al-Rāzī accepts an immanent nature (ṭabʿ), which accounts for the specific, innate movements of elements Thus, his denial is not a negation of physical causality but a critique of misattributing agency at the metaphysical level. Al-Rāzī's primary motivation was to refute the claims of materialist who argued that a self-sufficient nature governed the cosmos, excluding God. His aim was not to establish grounds for miracles, as in kalām, but to reserve agency for beings possessing intellect, will, and life. Therefore even if his ideas were close to those of some Mutazili theologians he would still be included amog philosophers. Attributing the intermediate position solely to him seems not adequate when considered the variety of ideas of Islamic thinkers.
Abū Bakr al-Rāzī Islamic Philosophy nature causality transcendent nature immanent nature
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Eskiçağ Felsefesi, Ortaçağ Felsefesi |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 24 Kasım 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 8 Ekim 2025 |
| Kabul Tarihi | 12 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 1 |
