Derrida ve Foucault gibi dil felsefecilerinin öncülük ettiği yapısöküm kuramının, birçok disiplinde uygulama alanı bulduğu gibi edebiyatta da uygulanabilir olduğu görülmektedir. Dekonstrüksiyon; var olan anlayışların, bilinen ve kabul gören sistemlerin, anlayışların, bakış açılarının dışında metne bakmayı, mevcut yorumlama yöntemlerinden farklı olarak bir okumayı önerir. Yapısöküm, bir metin okumadır ve metnin içinde gizlenmiş çelişkileri ortaya çıkarır. Metin içinde gözden kaçırılmış ayrıntılar, ince ve küçük parçalar ancak bu tarz çözümlemeler neticesinde görülebilir. Metin içindeki zıtlıkların yeri değiştirilerek zıtlıklar arasındaki hiyerarşik farklılık ortadan kaldırılır ve yeni bir zıtlık oluşturulur. Çalışmamızda öncelikle yapısalcılık ve yapısöküm ile ilgili kuramsal bilgiler verilmiştir. Kuramsal açıklamalardan sonra klasik Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Necâtî Bey’in “sana” redifli gazelinde “âşık” tipi yapısöküme uğratılmıştır. Gazeldeki en önemli unsur olan “sana” redifi sevgiliyi beytin merkezine yerleştirirken âşığın kimliği vuslat-ayrılık, rehber-yolunu kaybetmiş, adalet-zulüm gibi zıtlıklar ve çelişkiler vasıtasıyla çözülmüştür. Gazelin her beytinde âşığın kimliği gayret-başarısızlık, varlık-yokluk gibi ikilikler ile çoğullaşmıştır. Âşık sabit bir özne olmaktan çıkmış, çelişkilerinin içinde farklı kimliklere kavuşan bir imaj olmuştur.
The theory of deconstruction, pioneered by philosophers of language such as Derrida and Foucault, has found application in various disciplines, including literature. Deconstruction proposes a reading of texts that diverges from established understandings, conventional systems, and accepted perspectives, offering an alternative approach to interpretation. It is a method of textual analysis that uncovers hidden contradictions within a text, revealing overlooked details and subtle elements through such scrutiny. By rearranging the oppositions within a text, deconstruction eliminates hierarchical distinctions between them, creating new forms of opposition. This study first provides theoretical insights into structuralism and deconstruction. Subsequently, the “lover” archetype in Necâtî Bey’s “sana” rhymed ghazal, a significant work in Classical Turkish poetry, is subjected to deconstruction. The “sana” rhyme, a central element of the ghazal, positions the beloved at the core of each couplet, while the lover’s identity is dismantled through oppositions and contradictions such as union-separation, guidance-being lost, and justice-oppression. In each couplet, the lover’s identity multiplies through dualities like effort-failure and presence-absence. The lover ceases to be a fixed subject, transforming into an image that assumes multiple identities within its contradictions.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 8 Eylül 2025 |
| Kabul Tarihi | 27 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 7 Sayı: 2 |
422x119
Articles published in this journal are licensed under Creative Commons Attribution 4.0 International license. This journal does not charge APCs or submission charges. Articles published in this journal are permanently free for everyone to read, download, copy, distribute, print, search and link to the full texts of these articles. |