İngiltere ve Rusya’nın Asya’daki nüfuz alanlarını karşılıklı menfaatleri doğrultusunda uzlaştırma çabası olarak görülen İngiliz- Rus Konvansiyonu(1907); bu amacının ötesinde, Almanya ve müttefikleri karşısında beliren ve Fransa’nın da dâhil olduğu üçlü anlaşma bloğunu oluşturan son halkaydı. Çoğunlukla, İran’ın paylaşılması ile gündeme gelen anlaşma, Osmanlı Hariciyesi tarafından Asya işlerine dair bir metin olarak ele alınmıştır. Anlaşmanın, yalnızca Afganistan, Tibet ve İran ile ilgili kapsamını değerlendiren Osmanlı devlet ricali, bu anlaşmanın dünyayı genel bir savaşa götüren kutuplaşma siyasetinin önemli bir parçası olduğunu görememiştir.
The British-Russian Convention of 1907 was seen as a joint effort by Britain and Russia to reconcile their areas of influence in Asia but apart from this purpose, it represented the last ring of the emerging tripartite blog that included France against Germany and its allies. The agreement, which mainly came into agenda for partitioning Iran, was handled by the Ottoman Foreign Affairs as a text about Asian affairs. The Ottoman statesmen, who considered only the part of this agreement concerning Afghanistan, Tibet and Iran, couldn’t realize that this was an important part of the polarization politics that pushed world to a general war.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 15 Sayı: 57 |