Abstract: In Islam, just sleeping and forgetting is considered an obstacle to performing a prayer on time. This approach of religion, seems to be capable of establishing a connection between deeds and faith in a broad framework. As a matter of fact, the ḥadīths that indicate sleep and forget, preventing prayer being performed on time, accept enough to compensate the person performing his prayer when he wakes up or remembers and does not mention any sanction or punishment. There are rumors in the ḥadīth books that can be a concrete example of this situation. In one of these the Prophet said to companions who cannot wake up in the morning prayer “Make your prayer when you wake up!” and to who spend the whole night sleeping “Devil pissed in his ear!”. The Prophet’s contentment with this reaction was interpreted by some scholars as action is not a piece of faith. It is understood from this point of view that it will be expected that a problem that might harm faith in the prayer, which is one of the worship that forms the basis of religion, will be punished, even violently. The article explores the fairness of this comment. Because sleep is unintentional, it seems worth investigating that abandonment of worship based on such an excuse is considered as an example and evidence on a serious subject such as the relationship of action. In this respect, the research can be considered as an example for determining the suitability of the evidence put forward in the debates about the deeds of action.
Ḥadīth Action-Faith Relationship Prayer (Ṣalāt) Sleep Abandonment of Prayer.
Kur’an ve sünnette en çok zikri geçen ibadet namazdır. Namazdan bahseden ayet ve hadislerin bir kısmında onun vaktinde edasına engel durumlardan bahsedilmiş ve bunlara çözümler sunulmuştur. Bu konudan bahseden hadislerden anlaşıldığına göre din, namazın vaktinde eda edilmesine engel bir mazeret olarak sadece uyku ve unutmaya vurgu yapar. Dinin bu yaklaşımı yani bir namazın ancak uyku veya unutma sebebiyle terk edilebileceğini kabul etmesi, geniş çerçevede, amel ile iman arasında bir bağlantı kurmaya da müsait görünmektedir. Nitekim namazın kendi vaktinde eda edilmesine engel durumları uyku ve unutma olarak sayan hadisler, telafi olarak bunların uyanınca veya hatırlanınca kılınmasını istemekte ve dolayısıyla herhangi bir yaptırımdan ve cezadan bahsetmemektedir. Hadis kitaplarında bu duruma somut örnek olabilecek rivayetler vardır. Bunların birinde Allah resûlü sabah namazlarına uyanamayan sahabiye “Namazını uyanınca kıl!” buyur-makta, gecenin tamamını uyku ile geçiren bir başkasını da “Kulağına şeytan bevletmiş!” ifadesiyle tavsif etmektedir. Hz. Peygamber’in bu tepkiyle yetinmesi, bazı çevreler tarafın-dan “Amel imanın şartlarından değildir.” şeklinde yorumlanmıştır. Bu bakış tarzından öyle anlaşılıyor ki, dinin temelini oluşturan ibadetlerden olan namaz konusunda, imana zarar verebilecek bir probleminin mutlaka ve hatta şiddetli bir şekilde cezalandırılması beklenecektir. Makalede bu yorumun haklılık payı araştırılmaktadır. Zira uykunun istem dışı olmasının ve bir ibadetin böyle bir mazerete binaen terk edilmesinin, amel-iman ilişkisi gibi ciddi bir konuda örnek ve delil sayılması tenkide değer görünmektedir. Bu açıdan araştır-ma, amel-iman münasebeti tartışmalarında öne sürülen delillerin amaca uygunluğunu belirleme konusunda bir örnek addedilebilecek durumdadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 31 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.