İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğu andan itibaren sağlığını korumak ve maruz kaldığı fizikî ve ruhî rahatsızlıklardan kurtulmak için sürekli bir arayış ve mücadele içerisinde olmuştur. Korunma, teşhis ve tedavi şeklinde karşımıza çıkan bu arayış ve mücadele, geçmişten günümüze belli birtakım bilgi, birikim ve deneyimin oluşmasını sağlamıştır. Zengin bir hazine niteliği taşıyan bu bilgi, birikim ve tecrübe, halk hekimliğini vücuda getirmiştir. Anadolu’daki halk hekimliği tedavi uygulamalarında çeşitli tedavi yöntem ve tekniklerinden yararlanılmıştır. Bu tedavi yöntemlerinden biri de taklit büyüsü olan analojidir. Anadolu’da, siğil, it dirseği/arpacık, köstü, kızıldonnu, yılancık, dalak, bulgurlama vb. gibi rahatsızlıkların tedavisinde karşımıza çıkan ve isim, renk, biçim benzerliğine dayanan analojik düşüncenin temeli, bir etki ancak onu taklit ederek gerçekleştirilebilir, benzer benzeri etkiler ve benzer ancak benzeriyle tedavi edilebilir prensiplerine dayanmıştır. Geçmişten günümüze insanoğlu zihninde, maruz kaldığı hastalıklar ile onun benzediği nesneler arasında bir ilişki kurarak rahatsızlıkların ancak benzedikleri şeyler kullanılarak ve o taklit edilerek tedavi edileceğine ve bu şekilde bozulan düzenin yeniden tesis edileceğine inanmışlardır. Benzerin bir karşıt yaratarak benzerini yok edeceği düşüncesiyle hastalığın benzediği şeyler tedavilerde kullanılmış ve bu büyüsel işlemlerle hastalık üzerinde bir tesir yaratılmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 1 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 18 |