During the First World War, the Ottoman State had been in two different
blocs with Britain, and had bloody struggles in many areas. The Ottoman Empire,
which was defeated in most of the conflicts, was able to stop the Allied Powers
that Britain took the head at the Dardanelles Front. Çanakkale was a very
important region for the defense of the capital city of Istanbul and the
passing of this place would mean the fall of Istanbul and the Ottoman State
being out of war. Thousands of people have lost their lives or been captive in
the battles in the sea and on land in order not to give way to Allied powers.
Turkish soldiers captured by Britain were transported firstly to the
island of Limni and then to Egypt by ships. The prisoners who had reached
Egypt, under British domination, were held in 9 different camps. The living in
the desert on in the city center camps were placed in in the chambers or wards
according to their ranks. High-ranking soldiers were given equerry. Life
conditions were changing from camp to camp. The physical conditions of the
camps and the present number of the prisoners were of great importance. While
military officers were concentrated in some camps, some camps were organized
for civilians even a camp was established for soldiers' wives.
Considering the current conditions of war, there is no expectation of
comfort in the bondage life as it was in the pre-war period. The British were
abused Turkish prisoners held in the camps and even attempted to intentionally
kill the Turkish prisoners by means of carving eyes. The attempt of the Turkish
soldiers to blind and kill them is one of the most painful memories left in
mind of the camps in Egypt.
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’nda İngiltere
ile iki farklı blokta yer almış ve birçok cephede kanlı mücadeleler vermişti.
Çatışmaların birçoğundan mağlup ayrılan Osmanlı Devleti, İngiltere’nin başını
çektiği İtilaf Devlet’lerini savaş dönemi boyunca sadece Çanakkale Cephesi’nde
durdurabilmişti. Çanakkale, başkent İstanbul’un savunulması için son derece
önemli bir bölgeydi, buranın aşılması demek İstanbul’un düşmesi ve Osmanlı
Devleti’nin savaş dışı kalması anlamına gelecekti. İtilaf kuvvetlerine geçit
vermemek için denizde ve karada gerçekleşen mücadelelerde binlerce insan
hayatını kaybetmiş ya da esir düşmüştür.
İngiltere tarafından esir alınan Türk
askerleri, gemilerle önce Limni adasına oradan da Mısır’a sevk edilmişti.
İngiltere’nin egemenliği altında bulunan Mısır’a ulaşan esirler, 9 farklı
kampta tutulmuştu. Çölde ya da şehir merkezindeki kamplarda kalan esirler,
rütbeleri dikkate alınarak odalara veya koğuşlara yerleştirilmişti. Yüksek
rütbeli askerlere emir erleri de verilmişti. Hayat koşulları kamptan kampa
değişmekteydi. Kampların fiziki şartları ve mevcut esir sayıları son derece
önemliydi. Bazı kamplarda rütbeli askerler yoğunlukta kalırken bazı kamplar
siviller için düzenlenmişti hatta asker eşleri için de bir kamp oluşturulmuştu.
Mevcut savaş şartları dikkate
alındığında esaret hayatında savaş öncesi dönemdeki gibi bir rahatlık
beklenemez. İngilizler kamplarda tutulan Türk esirlere kötü davranmışlar hatta
Türk esirlerinin gözlerini oymak suretiyle kasten öldürme girişiminde
bulunmuşlardı. Türk esirlerinin kör edilmesi ve onları öldürme girişimi,
Mısır’daki kamplara dair hafızalarda kalan en acı hatıralardan biridir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 |
Bu eser Creative Commons BY-NC-SA 2.0 (Atıf-Gayri Ticari-Aynı Lisansla Paylaş) ile lisanslanmıştır.