Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

Gürcistan-Ahaltsihe (Ahıska) Kale-Kentinin Türk-İslam Eserleri Açısından Bir Değerlendirmesi

Yıl 2022, Sayı: 4, 1 - 26, 29.12.2022

Öz

Ahaltsihe (Ahıska), günümüzde Gürcistan Cumhuriyeti’nin Samtshe-Cavaheti Bölgesi’nin idari merkezlerinden biridir. Gürcistan’ın güneydoğusunda yer alan Ahaltsihe, Ardahan-Posof İlçesine bağlı Türkgözü Kara Sınır Kapısına oldukça yakın bir konumda bulunmaktadır. Posof Çayı’nın yanı başında yükselen kale, Anadolu-Kafkasya tarihi yol ağı üzerinde bulunmasından dolayı jeopolitik öneme sahiptir.

Tarihsel geçmişi, Tunç Çağlarına kadar uzanan, 642 yılında Müslüman Araplarca, 1068 yılında ise Sultan Alparslan tarafından feth edilen; Gürcülerin ”Lomisa Kalesi” olarak adlandırdıkları, Osmanlıların “Rabat-i Kala-i Ahıska” dedikleri Ahaltsihe Kalesi, 12. yüzyıldan adını duyuran, 13-17. yüzyıllar arasında Cakeli Hanedanlığı’nın(Atabekler) idari merkezliğini yapmış; 1578 yılında Osmanlı egemenliğine geçmiş ve 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde 1918 yılına kadar Çarlık Rusya’nın idaresinde kalmıştır. Çok kısa süre için özgürlüğüne kavuşan bölge, 1921 de tekrar Bolşevik Rusya’nın işgaline uğramış ve bu durum 1989/1991 yılına kadar devam etmiştir.

1628 yılında, Çıldır Eyaleti’nin idari merkezi konumuna gelen Ahaltsihe-Rabati Kalesi; iç kale ve kent olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan ayrı olarak vadi içerisinde yer alan bugünkü modern Ahaltsihe, Ruslar tarafından 1829 yılı sonrasında kurulmuştur.

Bu bildirimizde; Ahaltsihe Kalesi (Stadel) içerisinde ve kent kısmında yer alan Osmanlı dönemi Türk-İslam eserleri üzerinde durulacaktır. Tarafımızca ilk kez kale, 2007 yılında, Türk Tarih Kurumu tarafından desteklenen proje çerçevesinde, 3 kişiden oluşan ekip başkanı olarak tarafımca inceleme fırsatı bulunmuştur. İkinci olarak kendi imkanlarımızla 2014 yılında kale ziyaret edilmiştir. Daha sonra, T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın oluşturduğu 4 kişilik ekip üyesi olarak 2017 yılında; Türkiye-Gürcistan Kültürel İşbirliği çerçevesinde bölgeye gidilmiş ve arazi incelemeleri yapılmıştır.

Kalenin, 9. yüzyılda yapılaşmaya başladığı ancak günümüze ulaşan yapıların ekseriyeti 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı dönemi yapıları olduğu kabul edilmektedir. Önceki dönemden kalma Aziz Giorgi Kilisesi’nin (9-10. yy.) yanı sıra Osmanlı dönemine ait Ahmediye Camii ve Medresesi, kalenin en önde gelen yapıları durumundadır. 17. yüzyıl ünlü seyyahlarımızdan Evliya Çelebi; “Taş bir kale, kale içinde 1100 kadar toprak ev, pek çok cami, hamam, medrese ve han” diye tasvir eder. Ahmediye Camii ve Medresesi, Çıldır Valilerinden Ahmed Paşa (1748-1759) döneminde yaptırılmıştır. 1829 yılından sonra eski işlevini kaybeden cami ve medrese, 2010-2012 yılları arasında, köklü restorasyona tabi tutulan kalenin restorasyonu sırasında, Türkiye-Gürcistan karşılıklı kültürel iş birliği sonucunda restore edilmiştir. Cami bölümü, birkaç taş eserin yer aldığı müze görünümünde ziyaretçiler açık bulunmaktadır. Medrese kısmı ise, işlevsizdir. Kent kısmında, günümüze ulaşan yapısı ise Osmanlı Hamamıdır. Çifte Hamam planında olan yapının Ahıska Valilerinden Yusuf Paşa (1732-1744) tarafından yaptırıldığı Osmanlı arşiv kayıtlarından öğrenmekteyiz. Çifte Hamam, günümüzde oldukça harap durumdadır. Bunların dışında, kale yerleşmesinin sur dışında tek başına duran minare ile surlar, sur kapıları ve kulelerle; yeniden inşa edilmiş olan müze, otel ve kafeteryaları, peyzajı sayesinde önemli turizm destinasyon merkezi durumuna gelmiştir. Kent kısmı ise, eski doku ile yeni dokunun kaynaştığı, mahalle statüsünü sürdürmektedir.

Sonuç olarak; yakın komşumuz Gürcistan’la ticari ilişkilerimizin yoğunluğuna rağmen, kültürel işbirliğimizin istenilen düzeyde olmadığı gözden kaçırılmamalıdır. Var olan aksamaların akademik seviyede irdelenerek, kalıcı çözümler üretmek, her iki ülkenin yararına olacağı kanaatindeyim.

Kaynakça

  • Abduladze, T. (1999). “XV-XVIII. Yüzyıllar Arası Türk (Osmanlı)-Gürcistan İlişkileri Hakkındaki Osmanlı Belgeleri”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. I, Ankara, s. 622-630.
  • Altundağ, Ş. (1952). “Osmanlı İdaresi ve Gürcüler”, AÜDTCFD, C. X, Ankara, s. 79-90. Akgündüz, A. (1994). Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, C. VII, İstanbul.
  • Alasania, G. (2002). “Gürcistan Kıpçakları”, Türkler Ansiklopedisi, C. II, Ankara,s. 793-797.
  • Andrews, P. A. (1992). Türkiye’de Etnik Gruplar (Çev. M. Küpüşoğlu), İstanbul.

An Evaluation of the Castle / City of Georgia-Ahaltsihe (Ahıska) in Terms of Turkish-Islamic Artefacts

Yıl 2022, Sayı: 4, 1 - 26, 29.12.2022

Öz

Ahaltsihe (Ahıska) is one of the administrative centers of the Samtshe-Javakheti Region of the Republic of Georgia today. Ahaltsihe, located in the southeast of Georgia, is situated very close to the Türkgözü Land Border Gate in Ardahan-Posof District. The castle, rising next to the Posof Stream, has geopolitical importance due to its location on the Anatolian-Caucasus historical road network.
Ahaltsihe Castle, which the Georgians called "Lomisa Castle" and called "Rabat-i Kala-i Ahıska" by the Ottomans, dates back to the Bronze Age, and was conquered by Muslim Arabs in 642 and by Sultan Alparslan in 1068. It became popular in the 12th. century, and it was the administrative centre of the Cakeli Dynasty (Atabekler) in between 13-17th. centuries. It came under Ottoman rule in 1578 and remained under the rule of Tsarist Russia until 1918 as a result of the Ottoman-Russian War of 1828-1829. The region, which gained freedom for a very short time, was again occupied by Bolshevik Russia in 1921 and this situation continued until 1989-1991.
Ahaltsihe, which became the administrative centre of Çıldır Province in 1628, consists of two parts, the inner castle and the city. Apart from these, today's modern Ahaltsihe, located in the valley, was founded by the Russians after 1829.
In this paper; Turkish-Islamic works in the Ahaltsihe Castle (Stadel) and in the city in the Ottoman period will be emphasized. We had the opportunity to search the castle for the first time in 2007 with of a team of 3 people under my heading within the framework of the project supported by the Turkish Historical Society. Secondly, the castle was visited in 2014 with my own means. Later, as a 4-member team formed by the Ministry of Culture and Tourism of the Republic of Turkey, in 2017; we went to the region within the framework of Turkey-Georgia Cultural Cooperation and field investigations were made.
It is accepted that the castle began to be built in the 9th century, but most of the buildings that have survived to the present day are 17th and 18th century Ottoman period structures. In addition to the Church of St. Giorgi from the previous period (9-10th century), the Ahmediye Mosque and Madrasa belonging to the Ottoman period are the most prominent structures of the castle. Evliya Çelebi, one of the famous travelers of the 17th century;
He describes it as "a stone castle, about 1100 earthen houses in the castle, many mosques, baths, madrasas and inns". Ahmediye Mosque and Madrasa were built during the period of Ahmed Pasha (1748-1759), one of the Governors of Çıldır. The mosque and madras, which lost their former function after 1829, underwent radical restoration as a result of mutual cultural cooperation of Turkey-Georgia between 2010-2012. The mosque section is open to visitors in the form of a museum with a few stone works. The madras part is functionless. In the city part, its surviving structure is the Ottoman Bath. We learn from Ottoman archival records that the structure, which is in the plan of Çifte Hamam (Double Bath), was built in the charge of Yusuf Pasha (1732-1744). The bath is in a very ruined state today. Apart from these, thanks to the minaret standing alone outside the fortress settlement and the walls fortification gates and towers, the reconstructed museum, hotel, cafeterias and landscape, it has become an important tourism destination. On the other hand, the city part, where the old texture and the new texture are combined, maintains the status of a neighbourhood.
As a result; despite the intensity of our commercial relations with our close neighbor Georgia, it should not be overlooked that our cultural cooperation is not at the desired level. I believe it will benefit of both countries to examine the existing setbacks at the academic level and produce permanent solutions.

Kaynakça

  • Abduladze, T. (1999). “XV-XVIII. Yüzyıllar Arası Türk (Osmanlı)-Gürcistan İlişkileri Hakkındaki Osmanlı Belgeleri”, Osmanlı Ansiklopedisi, C. I, Ankara, s. 622-630.
  • Altundağ, Ş. (1952). “Osmanlı İdaresi ve Gürcüler”, AÜDTCFD, C. X, Ankara, s. 79-90. Akgündüz, A. (1994). Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, C. VII, İstanbul.
  • Alasania, G. (2002). “Gürcistan Kıpçakları”, Türkler Ansiklopedisi, C. II, Ankara,s. 793-797.
  • Andrews, P. A. (1992). Türkiye’de Etnik Gruplar (Çev. M. Küpüşoğlu), İstanbul.
Toplam 4 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Bölüm Araştırma Makaleleri
Yazarlar

Osman Aytekin 0000-0002-1145-8290

Yayımlanma Tarihi 29 Aralık 2022
Gönderilme Tarihi 29 Eylül 2022
Yayımlandığı Sayı Yıl 2022 Sayı: 4

Kaynak Göster

APA Aytekin, O. (2022). Gürcistan-Ahaltsihe (Ahıska) Kale-Kentinin Türk-İslam Eserleri Açısından Bir Değerlendirmesi. Van İnsani Ve Sosyal Bilimler Dergisi(4), 1-26.

ViSBiD, MLA ve Crossref tarafından indekslenmektedir. Ayrıca Index Copernicus takip sistemine alınmıştır.