Türkiye’de Tanzimatla birlikte başlayan modernleşme hareketleriyle beraber bilimsel, felsefi, sosyal ve siyasi çok çeşitli konuların tartışıldığı zengin fikrî bir tartışma ortamı oluşmuştur. Oluşan bu ortamda özellikle toplumu ilgilendiren her konu fikir adamları tarafından tartışılmış, değişimle birlikte ortaya çıkan toplumsal meselelere çözüm bulunmaya çalışılmıştır. Bu dönemde eğitimde reform ümidiyle kurulan modern okullardan mezun olan ve kariyerine bir bürokrat olarak başlayan Mehmet Ali Aynî, bilimsel, felsefi ve sosyal meselelere ilgisini yoğunlaştırdığı kariyerinin ikinci evresinde bu tartışma ortamının en önemli simalarından biri haline gelmiştir. Aynî, özellikle dönemindeki yeni gelişmeler ve değişimlerle birlikte ortaya çıkan pozitivist ve materyalist etkilere karşı İslam geleneği içinde tavır takınmış, bu tavrını batının bilimsel ve felsefi gelişmelerinden naklettiği delillerle kendine özgü bir şekilde desteklemeye çalışmıştır. Onun öncelikli hedeflerinden biri tehlikeli addettiği bu akımlara karşı toplumun kültürünü ve bireyin inançlarını korumak ve böylelikle toplumsal ahlakın temellerinin devamını sağlamaktır. Aynî, pozitivist ve materyalist akımların sonuçları olarak ortaya çıkan ateizm, şüphecilik ve kötümserlik fikirlerine karşı yaptığı eleştirileri en belirgin şekilde dönemin en tartışmalı figürlerinden biri olan şair Tevfik Fikret’in bir şiirinden hareketle okuyucunun dikkatine sunmakta, bunların ortaya çıkardığı hayattan ümidi kesme ve intihar gibi olumsuz sosyal davranışlara yönelik çözüm önerilerini diğer eserlerinde de sunmaya devam etmektedir. O inançsızlık ve kötümserliğin doğurduğu mutsuzluk ve intihar gibi kötü sonuçlara dikkat çekerken ilmî, felsefî ve ahlâkî bakımdan getirdiği analiz ve tenkitleri aldığı eğitim ve içinde yetiştiği kültürü harmanlayarak sunmaktadır. Yaşadığı dönemde Tanrı’nın varlığına dair ortaya çıkan bilimsel ve felsefi itirazlara yine bilimsel ve felsefi delillerle cevap vermeye çalışan Aynî’nin entelektüel ve manevi dünyasının dayanaklarından biri de İslam kültürünün kendisidir. Spinoza ve Bergson gibi modern filozoflara çokça atıf yapan Aynî, İslam dünyasında yetişen filozofları ve özellikle mutasavvıfları da kendisine referans kaynağı olarak almaktadır. Her iki kültürden getirdiği delillere rağmen Aynî’nin ulaştığı sonuçta bilinemezci bir tavrın izlerini görmek mümkündür. Allah’ın varlığının tam olarak bilinemeyeceğini belirten Aynî, bununla birlikte Tanrının varlığının delillerinin olduğunu kabul etmektedir. Onun okurlarına tavsiyesi insanın içinde bulunduğu eksiklik ve karşılaştığı sıkıntılar karşısında Allah’ın hikmeti ve kader gibi konulardaki bilgisinin eksikliğini itiraf ederek teslimiyete dayalı bir hayat yaşamaktır. Fakat bu teslimiyet hayattan bir kopuş şeklinde anlaşılmamalıdır. Var oluşu ve hayatın kendisini esasen bir iyilik olarak kabul eden Aynî’nin okurlarından beklentisi, hayata bağlılığı esas alan ve dolayısıyla hayatın daha güzel hale gelmesi için çaba sarfetmenin teşvik edildiği bir iyimserlik anlayışını hayat felsefesi olarak benimsemektir. Bu çalışmada Aynî’nin pozitivist ve materyalist akımların sonuçları olarak ortaya çıkan ateizm, şüphecilik ve kötümserlik fikirlerine karşı yönelttiği eleştiriler ve bunlara yönelik hayatın yaşanmaya değer bir nimet olduğunu ön plana çıkaran çözüm önerileri incelenmiştir.
Mehmed Ali Ayni Tevfik Fikret Ateizm şüphecilik kötümserlik Ahlak
With the modernization movements that started with the Tanzimat period in Turkey, a rich environment for intellectual debate was formed in which a wide range of scientific, philosophical, social, and political issues were discussed. In this environment, every issue concerning society was discussed by intellectuals and solutions were tried to be found for the social issues that emerged with the change. Mehmet Ali Aynî, who graduated from the modern schools founded with the hope of reforming education in this period and started his career as a bureaucrat, became one of the most important figures of this debate environment in the second phase of his career, when he focused his interest on scientific, philosophical, and social issues. Aynī took a stance within the Islamic tradition against the positivist and materialist influences that emerged with the new developments and changes of his time and tried to support this stance in a unique way with the evidence he cited from the scientific and philosophical developments of the West. One of his primary goals was to protect the culture of society and the beliefs of the individual against these movements, which he considered dangerous, and thus to ensure the continuity of the foundations of social morality. Aynī presents his criticisms against the ideas of atheism, skepticism, and pessimism, which emerged because of positivist and materialist movements, to the reader's attention most prominently through a poem by Tevfik Fikret, one of the most controversial figures of the period, and continues to offer solutions to negative social behaviors such as despair and suicide in his other works. While he draws attention to the unhappiness and suicide caused by disbelief and pessimism, he presents his scientific, philosophical, and moral analysis and criticism by blending the education he received and the culture in which he grew up. One of the pillars of Aynī's intellectual and spiritual world is Islamic culture itself, with which he tries to respond to scientific and philosophical objections to the existence of God. In doing so, Aynī makes many references to modern philosophers such as Spinoza and Bergson, but he also takes the philosophers of the Islamic world, especially the Sufis, as a source of reference. Despite the evidence he brings from both cultures, it is possible to see traces of an agnostic attitude in the conclusion he reaches. Stating that God's existence cannot be fully known, Aynī nevertheless acknowledges that there is evidence for God's existence. His advice to his readers is to live a life of submission in the face of one's shortcomings and troubles by confessing one's lack of knowledge on matters such as God's wisdom and fate. However, this submission should not be understood as a detachment from life. Aynī, who regards existence and life itself as essentially good, expects his readers to adopt the philosophy of optimism as a philosophy of life that is based on a commitment to life and therefore encourages making efforts to make life better. This study examines Aynī's criticisms of the ideas of atheism, skepticism and pessimism that emerged because of positivist and materialist movements and his proposed solutions to these ideas that emphasize that life is a blessing worth living.
Ateism scepticism pessimism Mehmed Ali Ayni Tevfik Fikret Ethics
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | İslam Araştırmaları (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.