Güvenlik her ne kadar devletlerin ortaya çıktığı dönemden beri dış politikalarının en önemli dayanak noktalarından biri olmuş olsa da, Soğuk Savaştan sonra meydana gelen dönüşümle birlikte teknolojik gelişmeler ve küreselleşmenin geçirdiği evrim, aktörlerle birlikte güvenlik tehditlerinin de çeşitlenmesine sebep olmuştur. Böylece askeri güçten çok diplomatik enstrümanlara yönelme zorunluluğu, özellikle savunmaya dönük niteliğiyle kuvvet kullanma tehdidi veya sınırlı kuvvet kullanımı ile rakibi ihlalden vazgeçirmeyi hedefleyen zorlayıcı diplomasi kavramının yeniden önem kazanmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda çalışmada güvenlik kavramı ile bağdaşlaştırılarak stratejinin yeni dünya düzeninde kullanılabilirliği analiz edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca zorlayıcı diplomasi stratejisini uyguladığı krizlerin bir çoğunda başarı sağlayan Türkiye’nin, S-300 füzeleri krizinde stratejiyi uygulama nedenleri ve sonuçlarına analitik bir bakış açısıyla değinilecektir. Son olarak ise yeni güvenlik algıları çerçevesinde zorlayıcı diplomasinin uygulanma zorunluluğu, gerekçeleriyle birlikte analiz edilerek okuyucuya yeni bir perspektif kazandırılmaya çalışılacaktır.
Zorlayıcı Diplomasi Güvenlik Soğuk Savaş S-300 Füzeleri Krizi Dış Politika Türk Dış Politikası
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 1 |