Ernest Gellner, muhtemelen, ulusçuluk teorileri alanındaki en etkili yazardır. Sonotuz yılda üretilen çalışmalarda, Gellner‟in ulusçuluk teorisinin yedi bin defareferans verilmiş olması, onun, özellikle de Uluslar ve Ulusçuluk isimli kitabının,bu alan için ne anlam taşıdığını göstermektedir.Gellner‟in ulusçuluğa yaklaşımı esas itibarıyla, sanayi devriminin zorladığı değişim üzerinekuruludur. Gellner, ulusçuluğun tarımsal ve dinî topluluktan, endüstriyel toplumageçişle ortaya çıktığını savunur. Bu, hareketli işgücüne dayanan, dolayısıyla da ortak bireğitime ve ortak bir dile bağlı olan modern ihtiyaçlara karşı kendiliğinden gelişen bircevaptır. Kitle eğitiminin rolü, sanayi toplumunun kolaylıkla ikame edilebilen yarıeğitimliişgücüne duyduğu ihtiyaçla ilişkilidir. Sanayileşme sayesinde insanlar doğumdangelen dikey haklar silsilesine göre şekillenen toplumsal yapıdan, yatay kültür odaklı birtoplumsal yapıya evrilerek, bireyselci ve eşitlikçi ilkeler doğrultusunda yönetilmeyebaşlamıştır. Bu sosyo-politik ihtiyaçlar bizi, modern politik yaşamda ulusçuluğa götürmektedir.Bu makaledeki başlıca amacımız, Gellner‟in “modernist” teorisini, onun yoğunlaştığı vevurguladığı noktalar üzerinden değerlendirmektir. Çalışmamız, bazı eleştirel değerlendirmelerlenihayete ermektedir.
Ernest Gellner, muhtemelen, ulusçuluk teorileri alanındaki en etkili yazardır. Sonotuz yılda üretilen çalışmalarda, Gellner‟in ulusçuluk teorisinin yedi bin defareferans verilmiş olması, onun, özellikle de Uluslar ve Ulusçuluk isimli kitabının,bu alan için ne anlam taşıdığını göstermektedir.Gellner‟in ulusçuluğa yaklaşımı esas itibarıyla, sanayi devriminin zorladığı değişim üzerinekuruludur. Gellner, ulusçuluğun tarımsal ve dinî topluluktan, endüstriyel toplumageçişle ortaya çıktığını savunur. Bu, hareketli işgücüne dayanan, dolayısıyla da ortak bireğitime ve ortak bir dile bağlı olan modern ihtiyaçlara karşı kendiliğinden gelişen bircevaptır. Kitle eğitiminin rolü, sanayi toplumunun kolaylıkla ikame edilebilen yarıeğitimliişgücüne duyduğu ihtiyaçla ilişkilidir. Sanayileşme sayesinde insanlar doğumdangelen dikey haklar silsilesine göre şekillenen toplumsal yapıdan, yatay kültür odaklı birtoplumsal yapıya evrilerek, bireyselci ve eşitlikçi ilkeler doğrultusunda yönetilmeyebaşlamıştır. Bu sosyo-politik ihtiyaçlar bizi, modern politik yaşamda ulusçuluğa götürmektedir.Bu makaledeki başlıca amacımız, Gellner‟in “modernist” teorisini, onun yoğunlaştığı vevurguladığı noktalar üzerinden değerlendirmektir. Çalışmamız, bazı eleştirel değerlendirmelerlenihayete ermektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2013 |
Gönderilme Tarihi | 27 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2011 Cilt: 1 Sayı: 2 |
-