Avrupa
Komisyonu, Avrupa Birliği’nin en eski kurumlarından biri olarak birçok görevi
yürütmektedir. Bu görevlerden biri de, Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme
Müzakerelerinden sorumlu Komiseri aracılığıyla genişleme sürecini yönetmektir.
Ancak, bu süreçte Avrupa Komisyonu Başkanlarının rolü ihmal edilmiştir. Türkiye
de bir aday ülke olarak Avrupa Komisyonu ve Avrupa Komisyonu Başkanları ile
yakın bir ilişki kurmaktadır. Bu çerçevede çalışmada José Manuel Durão Barroso
ve Jean-Claude Juncker’in Avrupa Komisyon Başkanları olduğu 2005-2017 dönemi ve
söz konusu başkanların Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine dair söylemleri
kronolojik olarak incelenmiştir. Çalışmada öncelikle Avrupa Komisyonu ile
ilgili kısa bir değerlendirme yapılmıştır. Sonraki bölümde Barroso ve Juncker
dönemlerindeki söylemler ele alınmıştır. Sonuç olarak, iki Komisyon Başkanı’nın
söylemleri arasında belirgin farklılıklar olduğu görülmüştür. Barroso döneminde
ılımlı eleştirel söylemler daha fazla olurken, Juncker döneminde ise sert eleştirel
söylemler daha fazla olmuştur.
European Commission as one of the oldest institutions
of the European Union performs great number of tasks. One of these tasks is to
administrate the enlargement process via the Commissioner responsible for the
European Neighbourhood Policy and Enlargement Negotiations. However, role of
the Presidents of the European Commission in this process has been ignored.
Turkey, as a candidate country, has been in a close relationship with the
European Commission and Presidents of the European Commission. In this
framework, this study chronologically examines the 2005-2017 period in which
José Manuel Durão Barroso and Jean-Claude Juncker have been working as the
president of the European Commission, and their discourses regarding Turkey-European
Union relations. This study initially
makes a short review of European Commission. The next chapter deals with the
discourses during Barroso and Juncker periods. Consequently, it is seen that
there are distinct differences between the discourses of the two Commission
presidents regarding Turkey-European Union relations. While there are more
moderate-critical discourses in Barroso period, they turn out to be more
hard-critical discourses in Juncker period.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |