Amaç: Koroziv maddeye bağlı özofagus
yanığı oluşan olgularda özofagus darlığı gelişimi açısından fark
olabilmektedir. Bu çalışmada, özofagus darlığı oluşumunda Human Lökosit
Antijen (HLA) tipine göre bir farklılık olup olmadığının araştırılması
amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: Koroziv madde alımı sonrası yapılan
ilk endoskopide grade 1 ve üzeri özofagus yanığı saptanan olgular geriye dönük
olarak değerlendirildi. Grup 1 özofagus darlığı gelişen 10, Grup 2 ise özofagus
darlığı gelişmeyen 10
olgudan oluşturuldu. Tüm olgulardan kan örneği alınarak HLA antijen
tiplendirmesi ve istatistiksel analiz yapıldı.
Bulgular: Yaş ortalaması 4,75 yıl (2-10 yıl) idi.
HLA antijenlerine göre; grup 1’de HLA-DRB1’11 antijeni, grup 2’de ise HLA-A3
antijeni sayısal olarak daha yüksek bulundu. Ancak istatistiksel olarak anlamlı değildi.
Sonuç: Çalışmada iki grup arasında HLA antijenleri açısından
anlamlı fark bulunamamıştır. Ön rapor niteliğindeki bu çalışma, HLA özofagus darlığı arasındaki ileri
çalışmalara yol gösterici olabilir. Olgu sayısının artırılması ile koroziv özofagus darlıklarının erken tanı ve tedavisinde
HLA antijenlerinin rolü hakkında daha kesin bilgiler edinilebileceğini
düşünmekteyiz.
Objective:
Development of esophageal stricture due to corrosive ingestion may be related
to different factors. In this study it has been aimed to detect if there is a
difference esophageal stricture according to Human Leucocyte Antigen (HLA)
type.
Material and Method: The patients who were diagnosed with grade 1 or
higher esophageal burn has been evaluated retrospectively. Group 1, consisted
of 10 cases who have developed esophageal stricture and group 2, consisted of
10 cases who have not. Blood samples were taken from all of the patients for
HLA antigen typing and evaluated with statistical analysis.
Results: Mean
age was 4.75 (2-10) years. HLA-DRB1’11 was detected more common in group 1 and
HLA-A3 in group 2. This difference was neither significant statistically for
both.
Conclusion: We did not find any significant difference in HLA antigen
types between Group 1 and Group 2 about stricture development; however, this
early report can predict a guide for further studies. With an increase in case
number, we think that more precise information can be acquired about the role
of HLA in diagnosis and treatment of esophageal strictures.
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
---|---|
Bölüm | Orjinal Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |