Objective: This epidemiological study is aimed to investigate
the rate of abnormal smear findings and the success rate of
smear screening test in diagnosing the pre-invasive cervical
pathologies by years. It was also investigated if the diagnosis
of pre-invasive pathology helps the cervical cancer rate to decrease or not. Furthermore; we aimed to contribute to the epidemiological database in Turkey.
Material and Methods: This study was designed as a retrospective cohort study. A total of 36822 smear samples of patients
aged between 18-70 who were admitted to obstetrics and gynecology department of Zeynep Kamil Gynecology, Obstetrics
and Pediatrics Research and Teaching Hospital between January 1, 2005 and December 31, 2009; and the smear samples
which were referred to our hospital with the diagnosis of abnormal smear findings were included in this study.
Results: There was a statistically significant relationship
between the rate of the abnormal smear findings and years
(p<0.01). Abnormal smear rate was found as significantly increased in the year of 2008. There was a statistically significant
increase in ACTUS (atypical squamous cells of undetermined
significance) rate by years (p<0.01). There was a significant
negative correlation between years and rate of HSIL (high-grade squamous intraepithelial lesion) (p<0.01).
There was a statistically significant relationship between LSIL (low-grade squamous intraepithelial lesion) and HSIL
in patients with abnormal smear findings by years (p<0.05).
The number of cervical biopsies performed based on abnormal
smear findings and ECC (endocervical curettage) were found
as significantly different by years (p<0.01). It was observed
that CIN (cervical intraepithelial neoplasia) 1 and CIN3 significantly increased by years (p<0.01). A statistically significant
negative correlation was found between the rate of preinvasive
lesions and rate of cancer presence.
Conclusion: We can conclude that paying attention in cervical
cancer screening tests resulted in an increase of cervical epithelial abnormality diagnosis. We assert that this result will lead
to a decrease in the presence of cervical cancers.
Amaç:
Bu
çalışma hastanemizdeki anormal servikal smear ve smearın preinvaziv servikal
patoloji yakalama oranlarının yıllara göre azalıp azalmadığının, servikal
kanser oranının, preinvaziv hastalık yakalama oranına bağlı olarak azalıp
azalmadığının araştırıldığı epidemiyolojik bir çalışmadır. Ayrıca bu çalışmadaki
diğer bir amacımız Türkiye’de ki epidemiyolojik verilere katkıda bulunmaktır.
Metod:
Bu
çalışma retrospektif kohort bir çalışma olarak planlandı. Çalışmaya 01 Ocak
2005 ve 31 Aralık 2009 tarihleri arasında Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
kliniğine başvuran 18-70 yaş arasındaki hastalardan alınan servikal smearler, anormal
smear sonucunda alınan ve dış merkezden hastanemize anormal smear sonucu ile
refere edilen toplam 36822 servikal smear incelendi.
Bulgular:
Yıllara göre anormal smear dağılımları arasında
istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0,01); 2008 yılında
anormal smear görülme oranı diğer yıllardan anlamlı şekilde yüksektir. Anormal smear görülen olgularda ASCUS (
önemi bilinmeyen atipik skuamöz hücreler) dağılımları yıllara göre
istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yükseliş göstermektedir (p<0,01). HSIL ( yüksek gradeli skuamöz epitel lezyonu)
dağılımları arasında yıllara göre istatistiksel olarak anlamlı düşüş görülmektedir
(p<0,01). Anormal smear görülen olgularda yıllara göre LSIL ( düşük
gradeli skuamöz epitel lezyonu) ve HSIL dağılımları arasında istatistiksel
olarak anlamlı değişim görülmektedir (p<0,05). Yıllara göre anormal
servikal smear sonucunda alınan servikal biyopsi ve ECC (endoservikal küretaj)
sayıları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmektedir
(p<0,01). Alınan biyopsiler içerisinde; CIN (Servikal intraepitelyal
neoplazi) 1ve CIN 3 dağılımları yıllara
göre istatistiksel olarak anlamlı yükseliş göstermektedir (p<0,01).
preinvaziv lezyon oranları ile Ca oranları arasında negatif yönde (preinvaziv
lezyon oranı artarken kanser oranı azalmakta) istatistiksel olarak anlamlı
ilişki saptanmıştır
Sonuç:
Servikal
kanser tarama programlarının daha etkin bir şekilde yapılmasının, yıllar
içersinde servikal epitelyal anormallik yakalama oranlarımıza artış şeklinde
yansıdığını izledik. Bu artışın da ileride servikal kanser yakalama oranlarında
azalma sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orjinal Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Şubat 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 48 Sayı: 3 |