Constantine’s (307-337) approach to Christianity led to a significant transformation in the domestic and foreign policy of the Roman Empire. The year 324, stands out as a turning point when Constantine defeated Licinius, took sole power, and began to implement his religious policies more openly. From this date onwards, Constantine began to position himself as God’s representative on earth and strengthened his centralized management approach. Although Constantine identified himself with gods such as Sol Invictus in the early periods of his rule, his interest in Christianity gradually increased after the Battle of the Milvian Bridge (312). While this interest turned into a tool of power in domestic politics, it also brought about important changes in foreign policy. Constantine’s use of Christianity as a tool in foreign policy was particularly evident in relations with the Sassanid Empire. The geopolitical importance of Armenia directly affected the relations between the two empires. In addition, Constantine's letter to Shapur II in 324, in which he undertook the protection of Christians in Sassanid lands, added a religious dimension to Roman-Sassanid relations and further complicated the relations between the two empires.
This study will reveal how the struggle between Constantine and Shapur II was not limited to a short-term issue of faith, but also turned into a multifaceted political struggle that had profound effects on the strategic interests and cultures of the two great empires
Constantinus’un (307-337) Hıristiyanlığa yaklaşımı, Roma İmparatorluğu’nun iç ve dış politikasında önemli bir dönüşüme vesile olmuştur. 324 yılı, Constantinus’un Licinius’u mağlup ederek tek başına iktidarı ele geçirdiği ve dini politikalarını daha açık biçimde uygulamaya başladığı bir kırılma noktası olmuştur. Bu tarihten itibaren Constantinus kendisini Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak konumlandırmaya başlamış ve merkeziyetçi yönetim anlayışını güçlendirmiştir. Her ne kadar Constantinus, iktidarının ilk dönemlerinde kendisini Sol Invictus gibi tanrılarla özdeşleştirse de, Milvius Köprüsü Savaşı (312) sonrasında Hıristiyanlığa olan ilgisi giderek artırmıştır. Bu ilgi iç politikada bir güç aracına dönüşürken dış politikada da önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Constantinus’un Hıristiyanlığı, dış politikada araç olarak kullanması, özellikle Sasani İmparatorluğu ile ilişkilerde ortaya çıkmıştır. Armenia’nın taşıdığı jeopolitik önem, iki imparatorluk arasındaki ilişkileri doğrudan etkilemiştir. Ayrıca, Constantinus’un 324’te II. Şapur’a gönderdiği mektupta Sasani topraklarındaki Hıristiyanların koruyuculuğunu üstlenmesi, Roma Sasani ilişkilerine dini bir boyut katmış ve iki imparatorluk arasındaki ilişkileri daha da karmaşık hale getirmiştir.
Bu çalışmada Constantinus ve II. Şapur arasındaki mücadelenin sadece kısa süreli bir inanç meselesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda iki büyük imparatorluğun stratejik çıkarları ve kültürleri üzerinde derin etkiler bırakan çok yönlü bir siyasi mücadeleye dönüşmesi ortaya konulacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Classical Greek and Roman History |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | September 8, 2025 |
Publication Date | September 23, 2025 |
Submission Date | February 8, 2025 |
Acceptance Date | June 25, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 35 Issue: 3 |