Konya, Selçuklu hâkimiyetine girdikten ve akabinde başkent olduktan sonra şehirde başta cami ve mescitler olmak üzere han, hamam, türbe, zaviye ve hankâh gibi çok sayıda eser inşa edilmiştir. Selçukluların ilme verdikleri önemin bir göstergesi olarak, başkent Konya’nın yanı sıra Kayseri ve Sivas gibi diğer Selçuklu şehirlerinde de pek çok medrese yapılmıştır. Özellikle Konya medreseleri, Anadolu’nun en ileri düzeyde din eğitiminin verildiği müesseseler olarak dikkat çekmektedir. Bu medreselerin ününü duyan birçok âlim ve talebe, bulundukları şehirlerden Selçuklu başkenti Konya’ya gelmiş ve böylece şehrin bir ilim ve irfan merkezi hâline gelmesini sağlamışlardır. Bu eserlerin birçoğu günümüze ulaşmamış olsa da kaynaklar ve arşiv vesikaları sayesinde isimlerini tespit edebilmekteyiz. Yıkılmış eserler arasında Konya Kalesi, Eflatun Mescidi, Konya Köşkü/Sarayı, Şeyh Şerafeddin Türbesi, Karamanoğlu İbrahim Bey İmareti, Altunapa (İplikçi) Medresesi, Pamukçular Medresesi, Ulvi Sultan Mescit ve Türbesi, Amber Reis Türbesi, Sultan Selim İmareti, Türbe (Kürkçü) Hamamı, Sultan Selim Muvakkithanesi ve Konya Bedesteni sayılabilir. Bu yapıların arasında yer alan ve bu makalenin de konusunu oluşturan Nizamiye Medresesi ve Türbesi günümüze ulaşamamış eserlerden birisidir. 1927 yılında yıktırılarak ortadan kaldırılan Nizamiye Medrese ve Türbesi’nden ise Konya müzelerinde bulunan taş ve çini eserler dışında hiçbir unsur günümüze intikal etmemiştir. Bu çalışmada, medrese ve türbenin mevcut kaynaklar ve arşiv vesikalarından hareketle tarihi, planı ve mimarisi hakkında bilgiler verilecek; ayrıca Konya müzelerinde teşhirde ve depolarda bulunan taş ve çini eserler tanıtılacaktır. Müzelerde yer alan bazı eserler daha önce çeşitli yayınlarda ele alınmış olsa da, yeni tespit edilen mimari parçalar ve çini eserler ilk defa bu çalışmada değerlendirilerek ilim dünyasının dikkatine sunulacaktır.
Çalışmaya konu olan Konya Müzesindeki taş ve çini eserleri çalışmama izin veren Konya Müze Müdürü Ömer Faruk TÜRKAN'a, müze uzmanları Mehmet Ali Çelebi, Mustafa Burak Ermiş ve İsmail Büyükbardakçı'ya, eserlerin çizimlerini yapan Uzman Halil İbrahim Kunt'a teşekkür ederim.
After Konya came under Seljuk rule and subsequently became the capital, numerous structures were constructed in the city, including mosques and masjids, as well as inns (hans), bathhouses (hamams), tombs dervish lodges (zaviyes), and khanqahs. As a testament to the importance the Seljuks placed on science, numerous madrasas were built in Konya, the capital, as well as in other Seljuk cities such as Kayseri and Sivas. The madrasas of Konya, in particular, stood out as institutions providing the most advanced religious education in Anatolia. Hearing of the reputation of these madrasas, many scholars and students migrated from their cities to Konya, the Seljuk capital, thus transforming the city into a center of knowledge and wisdom. While many of these structures have not survived to the present day, we can identify their names through sources and archival documents. Among the demolished structures can be listed as Konya Castle, Eflatun Mosque, Konya Kiosk/Palace, Tomb of Şeyh Şerafeddin, Karamanoğlu İbrahim Bey Soup Kitchen (imaret), Altunapa (İplikçi) Madrasa, Pamukçular Madrasa, Ulvi Sultan Masjid and Tomb, Amber Reis Tomb, Sultan Selim Soup Kitchen, Türbe (Kürkçü) Bath, Sultan Selim Clock Rooms and Konya Bedesten. The Nizamiye Madrasa and Tomb, which is the subject of this article, is one of these structures that have not survived to the present day. Apart from the stone and tile works currently kept in Konya Museums, no elements from the Nizamiye Madrasa and Tomb, which were demolished in 1927, have survived to the present day. In this study, information about the history, plan, and architecture of the madrasa and tomb will be given based on existing sources and archival sources Additionally, stone and tile artifacts on display and in storage in Konya museums will be presented. While some of the artifacts in the museums have been previously discussed in various publications, newly identified architectural fragments and tile works will be evaluated and presented to the scholarly world for the first time in this study.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Art History, Theory and Criticism (Other) |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Submission Date | August 25, 2025 |
| Acceptance Date | December 15, 2025 |
| Publication Date | December 26, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 2 |
Articles published in Ortaçağ Araştırmaları Dergisi are licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY-NC 4.0). Ortaçağ Araştırmaları Dergisi provides immediate open-access to its content, reflecting its conviction in advancing global knowledge exchange. The opinions presented in the articles are the sole responsibility of their respective authors and do not present the view or opinions of Ortaçağ Araştırmaları Dergisi. Terms of Use & Privacy Policy