The works of author, scriptwriter and politician
Jorge Semprun (1923-2011), most of which were written primarily in French,
pertains to the highly political events and the dark side of 20th
century, covering the span from Spanish Civil War to the aftermath of World War
II. Semprun fled with his family to France after the start of the Spanish Civil
War in 1937, joined the French Resistance during World War II, for which he was
arrested in 1943 and sent to Buchenwald Nazi Concentration Camp. Besides
conveying the author’s personal experience at the Camp, his novels The Long Voyage and Literature or Life -published in 1963 and in 1994, respectively-
introduce an extensive analysis of man, life, death and violence. One of the
most important qualities of the narratives is the description of nature which
accompanies the events and the physiological and psychological changes that the
author has experienced. While the seasons, climate, the sky, the woods, the
rivers and the birds guide the author to interpret what he has gone through,
they also evoke concepts such as eternity, grief, pain, happiness and freedom,
depicting an experience between life and death along with hope and despair.
Thus, this paper aims at examining the figurative language and nature
descriptions in the line of reasoning of a traumatic experience in the novels The Long Voyage and Literature or Life.
İspanyol yazar, senarist ve siyaset adamı Jorge
Semprun’un (1923-2011) büyük kısmını Fransızca olarak kaleme aldığı yapıtları
genel olarak, İspanyol İç Savaşı’ndan İkinci Dünya Savaşı sonrasına uzanan bir
tarihsel düzlemde, XX. yüzyılın büyük siyasal olaylarını ve karanlık yüzünü ele
alır. İspanyol İç Savaşı’nın başlamasının ardından 1937 yılında ailesi ile
birlikte Fransa’ya göç eden, İkinci Dünya Savaşı sırasında Direniş hareketine
katılan ve 1943 yılında tutuklanarak Buchenwald Toplama Kampı’na gönderilen
Semprun’un 1963’te yayımlanan Le grand
voyage – Büyük Yolculuk ile
1994’te yayımlanan L’écriture ou la vie
– Yazmak ya da Yaşamak başlıklı
kitapları yazarın kamp deneyimini aktarmalarının yanı sıra insana, yaşama,
ölüme ve şiddete dair kapsamlı bir sorgulama sunarlar. Birbirini tamamlayan
metinler olarak okunabilecek bu anlatıların önemli özelliklerinden biri
anlatıcının yaşadığı olaylara, ruhsal ve bedensel değişimlere eşlik eden doğa
betimlemelerine yer vermeleridir. Mevsimler, iklim, gökyüzü, ormanlar, nehirler
ve kuşlar bir yandan anlatıcının yaşadıklarını anlamlandırması sürecinde yol
gösterici olurlarken diğer yandan duygular ve zihin üzerindeki etkileri ve
çağrıştırdıkları sonsuzluk, hüzün, acı, mutluluk, özgürlük gibi kavramlar
çerçevesinden umut ile umutsuzluk, yaşam ile ölüm arasında gidip gelen bir
deneyimin ve sorgulamanın etkileyici bir yazınsal metne dönüştürülebilmesine
aracılık ederler. Bu doğrultuda, bu çalışmada, Büyük Yolculuk ile Yazmak ya
da Yaşamak başlıklı yapıtlarda, insan-doğa ilişkisi kapsamında, travmatik
bir deneyimin sorgulanması ve yazıya aktarılması sürecinde doğa
betimlemelerinin üstlendikleri simgesel anlamlar ve rolün incelenmesi
amaçlanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | June 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 15 |