In the Hierarchy of Needs created by Maslow, who
studies the life of the individual in steps from birth to death, the feeling of
belonging and belonging to the place is in the third stage and this is one of
the most important elements that ensures the vital satisfaction of the person.
In some cases, however, the individual is confronted with conditions that
necessarily affect his or her basic need. One of them is migration. Since the
date records were kept, migrations, which continue its existence first as a
location and then as a country change, have arisen due to certain reasons.
While migrations formerly stem from climate conditions and wars, then they
occur as a result of economic, social and political reasons. For groups and
communities that are the main participants of migration, breaking away from
their motherland, in which they opened their eyes to the world, greatly damages
the sense of belonging in their self-perceptions. This table is most tragically
reflected in the literature of the countries. In our study the phenomenon of
immigration in “Natasha” written by David Bezmozgis, who is Russian-Canadian
writer that has experienced personally this phenomenon by having to move with
his family from Riga - Latvia dependent on the Soviet Union to Toronto –
Canada, stating that the traces of his life can be seen and felt from time to
time in his work even though it is not entirely autobiographical, will be
handled according to Maslow's belonging approach. In the work in which
seven-year-old hero's transition from childhood to manhood is sorted
chronologically, the child growing up and maturing in each story reveals how he
copes with the tragedy of migration and how Maslow's concept of belonging and
belonging to the place comes true under difficult conditions.
Bireyin doğumundan ölümüne kadar olan süreçteki
yaşantısını basamaklar halinde inceleyen Maslow’un oluşturduğu İhtiyaçlar Piramidi’nde üçüncü aşamada
yer alan aidiyet ve yere bağlılık hissi, kişinin yaşamsal tatminini sağlayan en
önemli unsurlardan biridir. Ancak kimi durumlarda birey, bu temel ihtiyacını
zorunlu olarak tepkileyen koşullarla karşılaşır. Bunlardan biri de göçtür.
Tarih kayıtlarına başlanılan zamandan beri varlığını önce mekân ardından ülke
değişikliği olarak sürdüren göçler, belirli nedenlere bağlı olarak ortaya
çıkar. Önceleri göçler, daha çok iklim koşulları ve savaşlardan kaynaklanırken
sonrasında ekonomik, sosyal ve siyasal nedenler sonucunda gerçekleşir. Göçün
temel katılımcıları olan gruplar ve topluluklar için ise gözlerini açtıkları
anavatanlarından kopma durumu, benlik algılarındaki aidiyet duygusunu büyük
ölçüde zedeler. Bu tablo, en trajik şekilde ülkelerin edebiyatlarında
yansımasını bulur. Çalışmamızda Sovyetler Birliği’ne bağlı olan Riga,
Letonya’dan ailesiyle birlikte Kanada Toronto’ya taşınmak zorunda kalarak bahsi
geçen olguyu bizzat yaşayan Rus asıllı Kanadalı yazar David Bezmozgis’in
kendisinin de ifadesiyle, tamamıyla otobiyografik olmasa da yaşantısından
izlerin yer yer hissedildiği eseri Nataşa’daki
göç olgusu, Maslow’un aidiyetçi yaklaşımıyla ele alınacaktır. Yedi yaşındaki kahramanın çocukluktan delikanlılığa geçişinin kronolojik olarak sıralandığı
eserde çocuğun her öyküde giderek büyüyüp olgunlaşması, göç trajedisiyle nasıl
baş ettiğini, Maslow’un aidiyet ve yere bağlılık kavramının nasıl zor koşullar
altında gerçekleştiğini gözler önüne serer.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | June 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 15 |