Eski Anadolu Türkçesi, XI. yüzyılda Oğuz Türklerinin Anadolu coğrafyasına göçleriyle başlayan süreçte oluşan ve daha sonraki yüzyıllarda Batı Türkçesinin temelini teşkil edecek olan yazı dilinin adıdır. Bu dönem Osmanlı Türkçesi dönemiyle devam ederek bugün resmî konuşma ve yazı dilimiz olan Türkiye Türkçesinin de temelini oluşturur. Selçukluların Anadolu coğrafyasına girişiyle yoğun bir Türk nüfusu fethedilen bölgelere yerleşmiş bununla beraber Türkçenin bu yeni coğrafyada konuşma ve yazı dili olma süreci başlamıştır. Türkçenin Anadolu’daki bu ilk yıllarına ait bugüne ulaşabilmiş yazılı eser sayısı oldukça sınırlıdır. Bunda Selçuklu Devleti’nin Türkçeyi devlet ve bürokrasi dili olarak kullanmaması, Arapça ve Farsçanın ulema ve devlet adamları tarafından tercih edilmesi etkilidir. Eski Anadolu Türkçesi verimli ve en güçlü dönemini Selçuklu Devleti sonrası Anadolu coğrafyasının farklı bölgelerinde kurulmuş olan beylikler zamanında yaşamıştır. Beylikler döneminde Anadolu’nun farklı şehirleri beylik merkezleri olmuş ve bu merkezlerde Türkçenin Anadolu sahasındaki önemli ve çok kıymetli eserleri verilmiştir. Anadolu’da Türkçenin yazı dili olma süreci bu dönemde önemli ölçüde mesafe kat etmiştir. Bugün bu dönemden kalan eserlerin hemen hemen hepsi incelenmiş haklarında pek çok ilmî çalışma yapılmıştır. Dönemin sözvarlığı çeşitli sözlüklerde ve incelenen eserlerin dizin bölümlerinde ortaya konulmuş yine dönemin gramer özellikleri büyük ölçüde tespit edilmiştir. Fakat dönemin sözvarlığı içerisinde üzerinde tekrar durulması, müstakil çalışmalar yapılması gereken pek çok sözcük bulunmakta bu sözcüklerin Eski Türkçe, Orta Türkçe ve günümüz lehçelerindeki görünümlerine bakılması gerekmektedir. Sadece bir eserde tespit edilen hapaksları da bu tür derinlemesine çalışmalarla yeniden anlamlandırma imkanı ortaya çıkacaktır. Bu çalışmada sadece Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserlerinde kullanılmış olan “oht” sözcüğü ele alınacaktır. Bu sözcük Türkçenin başka dönemlerinde yazılan eserlerde tespit edilmemiş olup sadece Eski Anadolu Türkçesine mahsus bir kullanımdır. Sözcük hakkındaki genel görüş; Arapça “vakt” sözcüğüyle ilgili olduğudur. Bu sözcüğün Türkçeye girdikten sonra fonetik değişikliğe uğradığı ve bir söyleyiş biçimi kazandığı düşünülse de konuyla ilgili farklı tespitleri verecek bu sözcüğü tartışmaya açacağız. Sözcüğün Türkçe kökenli mi yoksa yabancı menşeili mi olduğu üzerinden giderek tarihsel sürece ve sözcüğün kullanım alanlarına bir yorum getirmeye çalışacağız. Yazılı kaynakların tanıklığının yanı sıra sözcüğün Anadolu ağızlarındaki kullanımı da değineceğiz. Bu konuda Anadolu ağızlarının ciddi bir belirleyici olduğunu düşünmekle beraber Türkçenin farklı lehçelerindeki tarihi metinler ele alınıp bu sözcüğün veya bu sözcükle bağlantılı olduğu düşünülen sözcüklerin köken ve bağlamları ortaya konulacaktır.
Ancient Anatolian Turkish is the name of the literary language that formed in the process that began with the migration of Oghuz Turks to Anatolian geography in the XI century and will form the basis of Western Turkish in the following centuries. This period continuing with the Ottoman Turkish period creates the basis of Turkey Turkish, which is the official spoken and written language today. With the introduction of Seljuks to Anatolian geography, a large Turkish population settled in the conquered regions, and with this, Turkish has started to become the language of speech and writing in this new geography. The number of written works that have survived to this day from these early years of Turkish in Anatolia is quite limited. In this case, the fact that the Seljuk State didn't use Turkish as the language of state and bureaucracy and that Arabic and Persian were preferred by science people and statesmen is quite effective. The productive and most powerful period for the old Anatolian Turkish was the period of the principalities established in different regions of Anatolian geography after the Seljuk State During the principality period, different cities of Anatolia became principality centers, and the important and very valuable works of Turkish in the Anatolian area were produced in these centers. The process of becoming the written language of Turkish in Anatolia has come a long way in this period. Today, almost all of the works from this period have been examined and many scientific studies have been carried out. The vocabulary in this period has been revealed in various dictionaries and index sections of the studied works, again, the grammatical features of the period have been identified to a great extent. However, there are many words in the vocabulary of the period that need to be dwelled on again and to be studied individually. It is necessary to look at the appearance of these words in Old Turkish, Middle Turkish and in today's dialects. With such in-depth studies, it will be possible to reinterpret the hapaxes detected in only one work. In this study, the word "oht" used only in the works of the Old Anatolian Turkish period will be discussed. This word has not been detected in the works written in any other periods of Turkish and is used exclusively in the Old Anatolian Turkish. The general view about the word is that it is related to the Arabic word "vakt (time)". Although it is thought that this word has undergone a phonetic change after entering Turkish and has acquired a new phraseology, we will open this word to discussion to give different verdicts on the subject. We will try to make an interpretation of the historical process and the usage areas of the word by considering whether the word is of Turkish origin or foreign origin. In addition to the testimony of written sources, we will also mention the use of the word in Anatolian dialects. Although we think that Anatolian dialects are a serious determinant in this issue, historical texts in different dialects of Turkish will be discussed and the origins and contexts of this word or the words that are thought to be related to this word will be revealed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | SOSYAL VE BEŞERİ BİLİMLER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2021 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 5 Sayı: 1 |