Kısıtlama, devletin egemenlik gücü aracılığıyla tam ehliyetli bir kimsenin fiil
ehliyetinin mahkeme kararıyla sınırlandırılmasıdır. Kısıtlama sebepleri Türk Medeni
Kanununun 405 ilâ 408’inci maddeleri arasında tahdidi olarak sayılmıştır. Söz konusu
sebeplerden birinin gerçekleşmesi, kişinin doğrudan doğruya kısıtlanmış olması
sonucunu doğurmaz. Bunun için mahkeme tarafından kısıtlama kararı verilmiş ve
ayrıca vasi tayin edilmiş olması gerekir. Bir kimse hakkında kısıtlama kararı verilmiş
olması, o kimseye yapılacak tebligatlar bakımından da önemli sonuçlar doğurur.
Nitekim Tebligat Kanunu’nun 11’inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre, kanunî
temsilcisi bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre
bizzat kendilerine yapılması gerekmedikçe bu temsilcilere yapılır. Uygulamada bu
kapsamda yapılan tebligatlarda fazlaca sorun olduğu Yüksek Mahkeme kararlarının
incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca, özellikle özgürlüğü bağlayıcı ceza sebebiyle
yapılan kısıtlamalarda daha da spesifik sorunlar olduğu dikkati çekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | ÖZEL HUKUK |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Mayıs 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 24 Sayı: 2 |