Kur’an, gönderiliş amacı ve ihtiva ettiği ilkeler ile insanların Allah’ın kulu olarak yapması ve kaçınması gerekenleri öğrenebileceği önemli bir kaynak konumundadır. Bu bakımdan Kur’an, hem ihtiva ettiği hükümleri hem de temel ilke ve prensipleri ile İslam dinine mensup olanların hayatında önemli bir yere sahiptir. Çünkü o bireyden başlayarak toplumu iyi, doğru ve güzele yöneltmenin, ilkeleri çerçevesinde teşekkül eden toplumda hak ve adaleti tesis etmenin ve insanlar arası ilişkilerin vazgeçilmez rehberidir. Bu bakımdan dini gereği gibi yaşama çabasında olan her Müslüman için Kur’an’ı doğru bir şe-kilde anlayıp esaslarını gözetmek çok önemli bir sorumluluktur.
Kur’an, mesajını Arapça olarak sunduğundan onu anlamanın en temel şartı ise bu dilin inceliklerini bilmek ve anlama sürecinde bunlara riayet etmektir. Ancak farklı coğrafyalardaki bütün muhataplar için Kur’an’ı anlama ve ilke-lerini yaşama girişiminde Arapça öğrenmeyi şart koşmak ve beklemek gerçek-leşmesi mümkün bir hedef ve durum değildir. Bu yüzden Kur’an’ı anlama, Arapça bilenler ve bilmeyenler açısından farklı yöntemlerle gerçekleşmekte-dir. Sahabe örneğinde olduğu gibi Arapçayı bilenler açısından anlama, doğru-dan orijinal metin aracılığıyla gerçekleştirilmeye çalışılırken dili Arapça ol-mayanlar için ise onu anlayıp gereklerini yapmak, tercümeler aracılığıyla mümkün olmaktadır. Bu çerçevede Kur’an ayetlerinin Türkçede anlaşılır bir şekle dönüştürülmesi Kur’an mealleri ile gerçekleşmektedir. Bu yönüyle Türk-çe konuşanlar için Kur’an’ın anlaşılması, ondan istifade edilmesi, onun tebliği edilmesi ve ilkelerinin uygulanması için onun bu dile tercümesinin yapılması bir zaruret haline gelmektedir.
Kur’an meallerinin bu işlevini yerine getirebilmesi için ayetlerden kastedileni doğru bir şekilde aktarması gerekmektedir. Bu anlamda tercümenin başarısı ayetin Arapça lafzından anlaşılan ile bu lafzın Türkçe karşılığı olarak sunulan ifadeden anlaşılanın aynı doğrultuda olmasına bağlıdır. Bunun için çoğu za-man ayetin sadece ne söylediği değil nasıl söylediği de dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla bu süreçte sadece ayetin ne söylediğine yoğunlaşan lafzî tercüme, anlamı aktarabildiği ölçüde kullanılmalıdır. Varsa mecaz, söz sanatları ve dolaylı anlatım tarzları da gözetilerek ayet, kastedilen anlamıyla Türkçeye aktarılmalıdır. Ancak bazı Kur’an meallerinde görülen lafza aşırı bağlılık kas-tedilen anlamı aktarmada yetersiz kalabilmektedir. Çünkü çoğu ayetin tercü-mesinde sadece lafızları esap alıp her bir lafza karşılık bularak başarılı bir tercüme yapmak mümkün olmamaktadır. Zira birçok ayetin tercümesi, onda-ki her bir lafza karşılık bulmaktan çok daha zor ve çok yönlü bir çabayı gerek-tirmektedir.
Bu çabanın gerekliliğinin net bir şekilde hissedildiği noktalardan biri de Yüce Allah’ın isim, sıfat ve fiilleri için kullanılan ifadelerin tercümesidir. Bu ifadele-rin Türkçeye aktarımında tercih edilen lafzî çeviri örneklerinin Allah’ın yüce-liğini Kur’an’ın ruhuna uygun olarak aktarıp aktarmadığı ile ilgili bir değer-lendirmeye tabi tutulması lafzî tercümenin yeterliliği hakkında bir kanaat oluşmasına da katkı sağlayacaktır. Çünkü Kur’an’ın ruhuna ve sahih Allah inancına uygun karşılıkların kullanılması gereken bu ifadelerin tercümesinde kastedilenden ziyade lafzı esas almak bazı yanlış ya da eksik anlamalara yol açabilmektedir. Lafza bağlılığın ölçüsü doğru anlamın aktarılmasına katkısı kadar olması gerektiği halde bunun abartılması muhatabın zihninde yanlış anlamların oluşmasına sebep olabilmektedir. İnsanlar için dahi kullanılması problem olacak “tuzak kurma, öç alma, uydurma, doğurtma” gibi O’nun yü-celiğine aykırı ifadeler Allah için kullanılabilmektedir. Bu yüzden doğurduğu sonuçlar itibariyle Allah hakkındaki bu tür ifadelerin tercümeleri sırasında lafza bağlılıktan ziyade Kur’an bütünlüğü, tevhit inancı, Allah’ın Rab oluşu, yüceliği ve eşsizliği dikkate alınarak kastedilen doğrultusunda bir tercüme yapılmalıdır. Bu ifadelerin niçin ve kim için kullanıldığı göz ardı edilmemeli-dir. Bütün bu hususlar çerçevesinde anlamdan ziyade lafzın esas alınmasının sonuçlarına işaret eden konuyla ilgili bazı tercüme örneklerinin doğru ve yan-lış tercümeyi ayırt etmeye imkan verecek şekilde ayrıntılı olarak ele alınması, lafzı gözetmenin ölçüsü ile ilgili farkındalık oluşturacaktır. Bu amaç doğrultu-sunda hazırlanan bu çalışmada akademisyenler tarafından hazırlanan meal-lerden seçilen somut örnekler özelinde kastedilen anlamı değil de lafzı öncele-yen tercüme şeklinin sakıncalarına dikkat çekilmektedir.
The Qur'an, with its purpose of sending and the principles it contains, is an important source where people can learn what to do and avoid as a servant of Allah. In this respect, the Qur'an has an important place in the lives of those who belong to the religion of Islam, both with its provisions and with its basic tenets and principles. Because it is the indispensable guide of directing the society to good, right and beautiful starting from the individual, establishing rights and justice in a society formed within the framework of its principles, and interpersonal relations. In this respect, it is a very important responsibility for every Muslim who strives to live according to religion, to understand the Qur'an correctly and to observe its principles.
Since the Qur'an presents its message in Arabic, the most basic condition for understanding it is to know the subtleties of this language and to comply with them in the process of understanding. However, for all interlocutors in differ-ent geographies, it is not a possible goal and situation to require and expect learning Arabic in an attempt to understand the Qur'an and live its principles. Therefore, understanding the Qur'an takes place in different ways for those who know Arabic and those who do not. As in the example of the Compan-ions, for those who know Arabic, understanding is tried to be realized directly through the original text, while for those whose language is not Arabic, it is possible to understand it and do what is necessary through translations. In this context, the conversion of the verses of the Qur'an into an understandable form in Turkish is realized with the translations of the Qur'an. In this respect, it becomes a necessity for Turkish speakers to translate the Qur'an into this language in order to understand it, benefit from it, convey it and apply its principles.
In order for the translations of the Qur'an to fulfill this function, they must accurately convey what is meant by the verses. In this sense, the success of the translation depends on the fact that what is understood from the Arabic wording of the verse and what is understood from the Turkish equivalent of this wording are in the same direction. For this, it is often necessary to take into account not only what the verse says, but also how it says it. Therefore, in this process, literal translation, which concentrates only on what the verse says, should be used to the extent that it conveys the meaning. The verse, if any, should be translated into Turkish with its intended meaning, taking into account the metaphors, rhetoric and indirect expression styles, if any. Howev-er, excessive devotion to the wording seen in some Qur'an translations may be insufficient to convey the intended meaning. Because, in the translation of most verses, it is not possible to make a successful translation by considering only the words and finding the correspondence for each word. Because the translation of many verses requires a much more difficult and versatile effort than finding a response to every word in it.
One of the points where the necessity of this effort is clearly felt is the transla-tion of the expressions used for the names, attributes and actions of Almighty Allah. It will also contribute to the formation of an opinion about the adequa-cy of the literal translation, if the literal translation examples preferred in the translation of these expressions into Turkish convey the glory of Allah in ac-cordance with the spirit of the Qur'an. Because in the translation of these ex-pressions, which should be given meanings in accordance with the spirit of the Qur'an and the true belief in Allah, taking the word rather than what is meant as a basis may lead to some misunderstandings or incomplete understandings. Although the measure of literal devotion should be as much as its contribution to the transfer of the correct meaning, exaggerating this can lead to the for-mation of wrong meanings in the mind of the addressee. Expressions contrary to His sublimity such as “setting a trap, taking revenge, fabricating, giving birth”, which would be a problem even for people, are used for Allah. There-fore, during the translation of such statements about Allah, literal translation should be abandoned and a translation should be made in the direction of what is meant, taking into account the integrity of the Qur'an, belief in one-ness, God's being Lord, exaltation and uniqueness. It should not be ignored why and for whom these expressions are used.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Haziran 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 20 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.