Antik çağda, sosyal iletişim ve bilgi alışverişi süreci klasik tarihçiler tarafından incelenmedi veya daha doğrusu "ilgi merkezinde değildi. Uygarlığın şafağında, insanların doğa ve insan hakkında çeşitli soruları, bunlara ek olarak, çeşitli sorular vardı. Günlük ihtiyaçlar, etkileşim içinde tartışılmış ve "bilim"in yokluğunda "kelimeler ve yorumlar" iletişimin temelini oluşturmuştur.Bu kelimeyi yorumlayanlar "akıllı" oldular ve kısa sürede üstünlüklerini ilan ederek kendilerini diğerlerinden ayırmaya başladılar. Rahipler, vaizler, keşişler, dervişler böyle ortaya çıkmış ve ilahi hikmetin taşıyıcıları olarak oluşmuştur. Uzun bir süre insanlar dünya ve yaratılışı hakkında bilgiye tahammül ettiler, yeni bilgileri kabul ettiler ve yeni doktrinler yarattılar.En eski tarihsel dönemden itibaren insanlar arasındaki sosyo-kültürel iletişimin bir sonucu olarak "bilgi"nin ortaya çıkması, " mübadiləsi " ve artması farklı bir dünya görüşü oluşturmuş, bu da dinlerin, dini düşünce sistemlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Zerdüştlük, Hint dini inançları ve İbrahimi dinlerin birçok ortak özelliği, çok eski zamanlarda dinler arası sosyal ve kültürel iletişimin varlığını düşündürür. Makalenin amacı, toplumsal iletişim süreçlerinin kültürel ve tarihsel süreçteki evrimini incelemek ve dinlerin ortaya çıkışının tarihsel ortamını belirlemekti. Tarihsel verilerin analizi, tam bir abarijinal din kavramının olmadığını ve insan toplumunun, genel olarak bilinen temel bilgilərə dayalı dini düşünceyi oluşturduğunu göstermektedir
Zerdüştlük Avesta sosyal iletişim mitraizm anahid dini hibrid.
In ancient times, the process of social communication and exchange of information was not studied by classical historians, or rather, was not in the center of attention. At the beginning of civilization, various questions of people about nature and man, in addition to everyday needs, were discussed in interaction, and in the absence of science, "words and interpretation" formed the basis of communication. The people who proclaimed and interpreted the divine source of the Word became "wise" and soon began to distinguish themselves from others, claiming their superiority. Thus, priests, priests, preachers, monks and dervishes were formed as carriers of divine wisdom.We can assume that first the Logos (word), then the sages who were the carriers of "thoughts" (information), then associations, organizations, and then alliances were formed between them. These unions were to either become religious communities with limited activity, or grow at the expense of state power. Many materials from ancient mythology confirm this "idea". We see that the ancient sages (that is, the bearers of wisdom) were extremely "tolerant." These sages, who are open to new ideas, listen to different ideas, accept them, combine them into a single doctrine, try to understand them when contradictions arise, and thus new concepts arise. Religious doctrines are the result of a "cultural hybrid".
: Zoroastrianism Avesta social communication Mithraism anahid religious hybrid.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 8 Sayı: 4 |
По всем вопросам приема статей и выпуска очередных номеров обращаться в редакцию соответствующего журнала