Türkiye‟de siyasal kurumların gelişimini, Batı ile “karşılaştırmalı” bir biçimde, “yoklar tarihi” olarak okuyan ana-akım sosyolog ve siyaset bilimciler, Osmanlı İmparatorluğu‟ndan miras alınan devlet geleneğinin ve bunun “çevresi”ndeki ilişkilerin ülkedeki siyasal yaşamı günümüze değin biçimlendirdiğini ileri sürmektedir.1 Halbuki Türkiye‟de devletin; mutlak, donuk, maddi tarihsel gelişmelerden ve sınıflar arasındaki-içindeki mücadelelerden bağımsız bir kendiliğindelik (entity) olmadığının en somut göstergelerinden birisi, Batı‟daki gibi var olan Anayasalcılık hareketi ve onun ürünü/sonuç metinleri olan anayasalardır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap İncelemesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 27 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |