“Rasyonel Tercih” yaklaşımına göre, birden fazla seçeneğe sahip olan bir birey amacı ile seçeneklerin sonuçları arasında bağıntı kurarak uygun seçeneğe yönelir. Bu yaklaşım, seçim sisteminin bağımlı değişken olduğu çalışmaların kuramsal zeminlerinde sıklıkla kullanılmıştır. Buna göre, seçim sisteminin nasıl belirlendiği sorusuna cevap önerirken, karar alıcı aktörlerin siyasal amaçları gözetilmelidir. Buna karşın, Türkiye’de seçim sistemini konu alan çalışmalarda, “temsilde adalet” normunu önceleyen cevaplar önerilmiştir. “Nasıl bir seçim sistemi olmalı” gibi normatif sorulara ağırlık verilmişken, “karar alıcı aktörler seçim sistemini nasıl şekillendirir” gibi ampirik sorular yeterince tartışılmamıştır. “Rasyonel tercih” yaklaşımını merkezine alan bu çalışmada, seçim sisteminin bileşenlerinden olan “ülke seçim barajı” üzerinde durulmaktadır. Karşı-olgusal (counterfactual) yöntemle farklı ülke barajı seviyelerinde (%0, %5, %7) 2002–2015 parlamento seçim sonuçlarının üreteceği milletvekili dağılımıyla, belirleyici aktörlerin “yasama çoğunluğunu kazanma” amaçları arasındaki bağıntıyı incelenmektedir. Mevcut %10 seçim barajının korunması veya %7 seviyesine çekilmesi seçenekleri “yasama çoğunluğunu kazanma” öne çıkan “rasyonel tercihler” olarak tanımlanmıştır.
Seçim sistemi Seçim barajı Rasyonel-seçim Temsilde adalet Yönetimde istikrar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 77 Sayı: 4 |