Yemek ve mutfağın, insanın varlığını devam ettirmesine yönelik temel bir faaliyet olarak değerlendirilmesi yemek olan maddeyi sadece bir enerji kaynağı olarak görme anlayışıdır. Bu bakış açısı kültürü ve toplulukların kültürel farklılıklarını göz ardı eden indirgemeci bir yaklaşımdır. İnsan, toplumsal bir varlık olarak neyi yiyip neyi yemeyeceğini belirlerken, içinde yaşadığı ekolojik ve kültürel belirleyicilere göre hareket eder. Kişiler, yiyecek olarak bir bitki veya hayvanı seçer ve onu yemeğe dönüştürür. Bu çerçevede yemek, toplumsal yapının hem somut hem de soyut dinamiklerini yansıtan kültürel bir unsurdur. Yemek ve mutfak bir yandan aynı toplum içinde toplumsal eşitsizliklerin görünür olduğu, öte yandan toplumlar arasında “biz” ve "öteki" ayrımının yeniden üretildiği bir alan haline gelir. Bir toplumun yemek ve mutfak kültürü, beslenme pratikleriyle birlikte toplumdaki iktidar ilişkilerini gösteren, kimlik inşa sürecinde rol oynayan ve sosyal dışlanma mekanizmalarını da içeren bir gösterge halini alır. Bu nedenle yemek, sosyal ve kültürel yapının şekillenmesinde belirleyici bir unsur olarak toplumsal yapıya ait çözümlemelerde önemli bir yer tutar. Yemek aracılığıyla toplumsal statüler belirlenir, kültürel aidiyetler ifade edilir ve toplumların birbirlerini tanımlama biçimleri şekillenir. Bu bağlamda yemek, kültürün sürekliliğini sağlayan, ekolojik belirleyicilerin etkisini toplumsal alanda görünür kılan, bireylerin ve toplumların kimliklerini ifadelerinde aracılık eden bir olgudur.
Considering food and cuisine as a basic activity for the survival of human beings is an understanding of food as a mere source of energy. This perspective is a reductionist approach that ignores culture and the cultural differences of communities. As a social being, humans act according to the ecological and cultural determinants in which they live when determining what to eat and what not to eat. He chooses a plant or animal as food and transforms it into food. In this framework, food is a cultural element that reflects both the tangible and intangible dynamics of the social structure. On the one hand, food and cuisine become a space where social inequalities are visible within the same society, and on the other hand, where the distinction between “us” and “the other” is reproduced between societies. A society's food and culinary culture, together with its dietary practices, becomes an indicator that shows the power relations in society, plays a role in the process of identity construction and includes mechanisms of social exclusion. For this reason, food plays an important role in the analysis of social structure as a determining factor in shaping the social and cultural structure. Through food, social status is determined, cultural belonging is expressed and the ways in which societies define each other are shaped. In this context, food is a phenomenon that ensures the continuity of culture, makes the impact of ecological determinants visible in the social sphere, and mediates the expression of the identities of individuals and societies.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültür Sosyolojisi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 14 Ekim 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2025 |
Gönderilme Tarihi | 2 Mayıs 2025 |
Kabul Tarihi | 20 Mayıs 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 13 Sayı: 45 |
Avrasyad''de yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Avrasyad''nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası