various strata of society, but it particularly impacts women and children deeply. Poverty encompasses not only income deficiency for women but also the lack of social participation, leading to social exclusion. However, the question of whether poverty should be considered primarily as a women's issue or examined from a broader perspective is a subject of debate, as women can be disproportionately affected due to a gender-biased perspective.
Recent research indicates that in contemporary societies, women are more adversely affected by poverty compared to men. Gender inequality and income disparities often restrict women's access to education, limit employment opportunities, push them into low-paying jobs, or hinder their workforce participation due to domestic responsibilities. Studies conducted by the United Nations Development Program (UNDP) highlight the prevalence of global gender inequality in Sub-Saharan Africa, the Arab Peninsula, and many South Asian countries. These studies also reveal that gender inequality is more pronounced in countries with low to medium levels of human development. Consequently, regions like the Arab Peninsula and South Asia exhibit extremely low rates of female workforce participation. Moreover, these regions often witness a significant lack of female representation in their parliaments.
Among the fundamental causes of women's poverty are deficiencies in education and negative societal attitudes towards women. Therefore, it is of utmost importance to elevate women's educational levels and encourage their participation in the labor force. Studies have shown a correlation between increasing women's education levels and economic growth. Consequently, governments should review employment policies and social security mechanisms to enhance women's access to employment opportunities. Social assistance policies should be implemented with a rights-based approach and should encompass women. Addressing the excessive burden of household chores, gender-based discrimination, and patriarchal attitudes limiting women's career choices is of paramount importance. Transforming societal norms and dismantling gender biases are necessary for this purpose. The combat against female poverty necessitates the active engagement of Non-Governmental Organizations (NGOs) in the realm of social policy implementations, social assistance programs, governmental initiatives related to gender-responsive budgeting, and the practices of financial institutions concerning microcredit.
Yoksulluk, bireyin ekonomik ve ekonomik olmayan ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir durumdur. Her toplum kesimini farklı düzeylerde etkiler, ancak özellikle kadınları ve çocukları etkiler. Yoksulluğun sadece kadınları etkileyen bir kavram olarak mı görülmesi gerektiği tartışmalıdır, cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadınlar yoksulluğun olumsuz etkilerinden orantısız şekilde etkilenme eğilimindedir.
Son araştırmalar, çağdaş toplumlarda kadınların erkeklere kıyasla yoksulluktan orantısız şekilde etkilendiğini göstermektedir. Cinsiyet eşitsizliği ve gelir farkları genellikle kadınların eğitim erişimini kısıtlar ve istihdam fırsatlarını sınırlar, onları düşük ücretli işlere zorlar veya ev içi sorumluluklar nedeniyle iş gücüne girmelerini engeller. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yapılan çalışmalar, Sahra Altı Afrika, Arap Yarımadası ve birçok Güney Asya ülkesinin küresel olarak en cinsiyet eşitsizliği olan ülkeler arasında olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, araştırma bulguları, cinsiyet eşitsizliğinin insan gelişimi düzeyi düşük ve orta düşük olan ülkelerde daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, kadınların iş gücüne katılım oranı özellikle Arap Yarımadası ve Güney Asya ülkelerinde çok düşüktür. Ayrıca, bu bölgelerde kadın temsilinin parlamentoda da çok düşük olduğu görülmektedir.
Yoksulluk, bireyin temel ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayamaması durumudur. Bu olgu toplumdaki çeşitli kesimleri etkilemekle birlikte, özellikle kadınları ve çocukları çok daha derinden etkilemektedir. Yoksulluk, kadınlar için sadece gelir eksikliğini değil, aynı zamanda sosyal dışlanmaya yol açan sosyal katılım eksikliğini de ifade etmektedir. Ancak yoksulluğun sadece kadınlar için mi geçerli olduğu yoksa daha geniş bir perspektifle ele alınması gerektiği tartışmalı bir konudur; çünkü cinsiyetçi bir bakış açısıyla kadınlar yoksulluğun olumsuz etkilerinden daha fazla etkilenebilirler.
Yapılan son araştırmalar, çağdaş toplumlarda kadınların erkeklere kıyasla yoksulluktan daha olumsuz etkilendiğini göstermektedir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve gelir eşitsizliği çoğu zaman kadınların eğitime erişimini kısıtlamakta, istihdam olanaklarını sınırlamakta, onları düşük ücretli işlere itmekte veya ev içi sorumlulukları nedeniyle işgücüne katılımlarını engellemektedir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yürütülen çalışmalar, Sahra Altı Afrika, Arap Yarımadası ve birçok Güney Asya ülkesinde küresel cinsiyet eşitsizliğinin yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışmalar aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin düşük ve orta insani gelişme düzeyine sahip ülkelerde daha belirgin olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, Arap Yarımadası ve Güney Asya gibi bölgelerde kadınların işgücüne katılım oranları son derece düşüktür. Ayrıca, bu bölgeler parlamentolarında kadın temsilinin önemli oranda az olduğu bölgelerdir.
Kadın yoksulluğunun temel nedenleri arasında eğitim alanındaki yetersizlikler ve kadınlara yönelik olumsuz toplumsal tutumlar bulunmaktadır. Bu nedenle, kadınların eğitim seviyelerinin yükseltilmesi ve işgücüne katılımlarının teşvik edilmesi son derece önem taşımaktadır. Yapılan çalışmalar, kadınların eğitim düzeylerinin artırılması ile ekonomik büyüme arasında ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır. Hükümetler istihdam politikalarını ve sosyal güvenlik mekanizmalarını gözden geçirerek kadınların istihdam olanaklarına erişim imkanlarını artırmalıdır. Sosyal yardım politikaları, vatandaşların haklarına dayalı bir yaklaşımla uygulanmalı ve kadınları kapsamalıdır. Ev işlerinin aşırı yükünün, cinsiyete dayalı ayrımcılığın ve kadınların kariyer seçimlerini kısıtlayan ataerkil tutumların çözüme kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. Bunun için toplumsal normların dönüştürülmesine ve toplumsal cinsiyet önyargılarının yıkılması gerekmektedir. Kadın yoksulluğuyla mücadelede, Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’nın sosyal politika uygulamalarına, sosyal yardım programlarına, hükümetlerin cinsiyete duyarlı bütçeleme girişimlerine ve finans kurumlarının mikro kredi uygulamaları gibi alanlarda aktif bir şekilde yer almalarına ihtiyaç bulunmaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 22 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 6 Sayı: 3 |
Dergimize gönderilecek makalelerin aşağıda linki verilen şablon dosyasına göre hazırlanması gerekmektedir. Şablon dosyasını indirip üzerinde düzeltmeler de yapılabilir. Şablon dosyasına uygun olarak hazırlanmayan makaleler editör tarafından yazara iade edilir.
Makale Şablonu için tıklayınız...