Although it is the subject of many academic studies whether the Akhism is the continuation of the futuwwa tradition, the futuwwatnames followed by the ahis or ahi sheikhs provide us with some information about their identity. In this study, it will be tried to examine based upon identity the advanture of Akhism from the 13th to the 15th centuries. While the peripheral settled culture emphasizes the settled beliefs and lifestyles of nomadic or semi-nomadic societies that are closed to change, the central variable culture expresses the rapid change and cultural diversity in the city centers. As it is known, cities have been the center of all kinds of changes, inventions and differences throughout history. On the other hand, communities that are isolated or closed to change have preserved their elements of existence for a long time. Akhism mostly belongs to peripheral culture between the 13th and 15th centuries. It has a semi-nomadic culture. However, this process, which started in the 13th century, belonged to the central variable culture in time after the state, which was centralized with Sultan Fatih during the Ottoman period. As an economic mentality, the Akhism has a stagnant, non-changeable, virtuous understanding. Especially as recorded by Ibn Battuta, the fact that the ahis could not have full ownership of their daily earnings and handed over their earnings to the ahi sheikh should be related to the mystical, esoteric and strong hierarchical structure of the organization. In this respect, although it is true that the ahi-order met the standard it needed in its own time, apart from Islamic morality, which has universal principles, its exemplary for today can only be possible by revising it according to contemporary economic conditions.
Akhism peripheral culture centeral cıulture economic mentality
Ahiliğin, fütüvvet geleneğin devamı olup olmadığı pek çok akademik çalışmanın konusu olsa da ahilerin veya ahi şeyhlerinin takip ettikleri fütüvvetnameler bize onların kimliği hakkında bazı bilgiler sunmaktadır. Bu çalışmada 13. Yüzyıldan 15. yüzyıla kadar ahiliğin geçirdiği serencam kimlik üzerinden incelenmeye çalışılacaktır. Periferik yerleşik kültür, göçebe veya yarı göçebe toplumların değişime kapalı, yerleşik inanç ve yaşam tarzlarını vurgularken merkezî değişken kültür ise şehir merkezlerindeki hızlı değişim ve kültür çeşitliliğini ifade etmektedir. Bilindiği gibi tarih boyunca her türlü değişim, icat ve farklılıkların merkezi, şehirler olmuştur. Buna karşın yalıtılmış veya değişime kapalı topluluklar kendi varlık unsurlarını uzun süre muhafaza etmişlerdir. Ahilik 13-15.yy arasında çoğunlukla periferik kültüre mensup bir yapı arz eder. Zira yarı göçebe kültürü barındırmaktadır. Ancak 13. Yüzyılda başlayan bu süreç Osmanlılar devrinde Sultan Fatih’le birlikte merkezileştirilen devlet sonrası zamanla merkezî değişken kültüre ait olmuştur. İktisadi zihniyet olarak ise ahilik, durağan, değişime kapalı, hüdaperver değil pirperver bir anlayışa sahiptir. Özellikle İbn Battuta’nın kaydettiği şekliyle ahilerin günlük kazançları üzerinde tam mülkiyet sahibi olamamaları ve kazançlarını ahi şeyhine teslim etmeleri, örgütlenmenin tasavvufi, batınî ve güçlü hiyerarşik yapısı ile alakalı olmalıdır. Bu bakımdan ahiliğin kendi zamanında ihtiyaç duyduğu standardı karşıladığı doğru olsa da evrensel ilkelere sahip bulunan İslam ahlakı dışında günümüz için örnekliği ancak çağdaş ekonomik şartlara göre revize edilmesiyle mümkün olabilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2021 |
Kabul Tarihi | 28 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 46 |