An instance of Martin Luther's attempt to
translate the Bible into German, which is very important for Western
modernization, was experienced in Ottoman modernization with the step of
translating the Qur'an into Turkish after Tanzimat. While the discussions on
the translation of the Qur'an into Turkish, which acquired currency after the
declaration of the Tanzimat were contiuning during the second Constitutional
Monarchy period and in the early years of the Republic, in this period many
translations were made. In fact, the issue of the translation of the Qur'an
into Turkish, which was on the agenda of the Turkish Grand National Assembly in
1925, as a result of the negotiations, was decided by the Assembly to provide a
healthy Turkish translation and the necessary fund was reserved. The issue of
the translation of the Qur'an, which cannot be dealt with independently of the
political and intellectual conjuncture of the period, was the subject of
intense debate among the Ottoman intellectuals. There were basically two
approaches in the debate about the translation of the Qur'an. Some
intellectuals objected to the translations of the Qur'an, arguing that the
Qur'an cannot be translated into another language in terms of fluency and
eloquence, while some intellectuals defend the necessity of translating Qur’an
to Turkish, taking into consideration the Muslims who do not speak Arabic to understand
the Qur'an. The debates on the periphery of these two approaches were
widespread in the Ottoman press. In this study, the Ottoman intellectuals’
views on the issue of the translation of the Holy Quran into Turkish, which
were the subject of intense debate since the Tanzimat period, is discussed
Batı modernleşmesi
açısından oldukça önemli olan Martin Luther’in, İncil’i Almancaya tercüme etme girişiminin
bir örneği de Tanzimat’tan sonra Kur’an’ın Türkçeye çevrilmesi adımı ile Osmanlı
modernleşmesinde yaşanmıştır. Tanzimat’ın ilanından sonra gündeme gelen
Kur’an’ın Türkçeye çevrilmesi tartışmaları II. Meşrutiyet döneminde ve
Cumhuriyetin ilk yıllarında yoğunlaşarak devam ederken bu süre içerisinde çok
sayıda tercüme çalışması da yapılmıştır. Hatta 1925 yılında TBMM’nin de
gündemine gelen Kur’an’ın Türkçeye tercümesi meselesi, yapılan görüşmelerin
neticesinde Kur’an’ın sağlıklı bir Türkçe tercümesinin yapılması fikri Meclis
tarafından karar altına alınmış ve bunun için gerekli ödenek ayrılmıştır. Dönemin
siyasi ve fikri konjonktüründen bağımsız olarak ele alınamayacak olan Kur’an’ın
tercümesi meselesi, Osmanlı aydınları arasında yoğun tartışmalara konu
olmuştur. Kur’an tercümesi konusundaki tartışmalarda temelde iki yaklaşım
vardı. Bazı aydınlar Kur’an’ın fesahat
ve belâgat açısından kesinlikle bir başka dile tercüme edilemeyeceğini
savunarak Kur’an çevirilerine karşı çıkarken bazı aydınlar ise Arapça bilmeyen
Müslümanların Kur’an’ı anlamaları için tercümenin zorunlu bir ihtiyaç olduğu
görüşünden yola çıkarak Kur’an’ın mutlaka tercüme edilmesi gerektiğini
savunmuşlardır. Bu iki yaklaşımın periferisinde gelişen tartışmalar Osmanlı matbuatında
geniş yer tutmuştur. Bu çalışmada Tanzimat’tan itibaren yoğun tartışmalara konu
olan Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye tercümesi meselesine yönelik Osmanlı
aydınlarının bakışı ele alınmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 9 Sayı: 2 |
BİLSAM Yayıncılık Bu dergi açık erişim sağlama politikasını benimsemiştir.
Dergide yayınlanan yazıların ilmî, fikrî ve hukukî sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayın kurulu gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmaması konusunda serbesttir. Dergiye gönderilen yazılar iade edilmez. DERGİYE GÖNDERİLEN YAYINLAR İNTİHAL AÇISINDAN İNCELENİR.
Yayımlanmış yazıların her türlü yayın hakkı Birey ve Toplum Dergisi'ne aittir. Dergide yayımlanmış yazılardan kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.