The capitalist economic system creates crises arising from its structure. The part of production that is not paid for labor is transformed into surplus value, surplus value into profit, profit is transformed into capital. This characteristic constitutes the functioning of the economic, political, administrative and cultural structure. When structural crises occur, crises are overcome with new accumulation regimes.
The economic crisis of 1929 stemmed from the lack of demand. This crisis has been overcome by a new accumulation regime. During the Fordist accumulation regime, resources were transferred to society to overcome the lack of demand and the economic system was continued. Structural crises re-emerged from the mid-1960s with the decline of profit rates again. In order to eliminate structural crises in this period, the system entered a new accumulation regime period, fordist period practices were eliminated, a supply-based economy was initiated, and demand-increasing practices were terminated. The new period was named as the neo-liberal period or the post-fordist period within a different analysis framework, and new arrangements based on flexibility were realized in this period, the state was restructured as required the philosophy of total quality management, the structure of the state was fragmented, independent administrative authorities (IRAs), etc. new institutions were created and flexibility applications are widespread. Flexibility is one of the basic thought in understanding the new organization of the state.
Kapitalist ekonomik sistem, yapısından kaynaklanan krizler ortaya çıkarmaktadır. Üretimin emeğe ödenmeyen kısmını artı-değere, artı-değeri kâra dönüştürmekte kâr ise sermayeye dönüştürülmektedir. Ekonomik, siyasal, idarî ve kültürel yapının işleyişini bu özellik oluşturmaktadır. Yapısal krizler ortaya çıktığında yeni birikim rejimleri ile krizler aşılmaktadır.
1929 ekonomik krizi talep yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Bu kriz yeni bir birikim rejimi ile aşılmıştır. Fordist birikim rejimi döneminde talep yetersizliğini aşmak için topluma kaynak aktarımı yapılmış ve ekonomik sistemin devamı sağlanmıştır. Yapısal krizler 1960’lı yılların ortalarından itibaren kâr hadlerinin yeniden düşmesi ile birlikte yeniden ortaya çıkmıştır. Bu dönemde yapısal krizlerin ortadan kaldırılması için sistem, yeni bir birikim rejimi dönemine girmiş, fordist dönem uygulamaları ortadan kaldırılmış arz temelli bir ekonomiye geçilmiş, talep artırıcı uygulamalara son verilmiştir. Yeni dönem, neo-liberal dönem ya da farklı bir analiz çerçevesi içerisinde post-fordist dönem olarak adlandırılmış ve bu dönemde esnekliğe dayalı yeni düzenlemeler gerçekleştirilmiş, toplam kalite yönetimi felsefesine uygun olarak devlet yeniden yapılandırılmış, devletin yapısı parçacıl hale getirilmiş, bağımsız idarî otoriteler (BİO) vb. yeni kurumlar oluşturulmuş ve esneklik uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Esneklik kavramı, devletin yeni örgütlenme anlayışının anlaşılması bakımından anahtar kavramlardandır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2021 |
Kabul Tarihi | 4 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 21 |
Bu dergide yayınlanan tüm çalışmalar, Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International (CC BY-NC 4.0) License kapsamında lisanslanmıştır.