Problem Durumu: Türkiye’de ana dili eğitimi bağlamında yapılan araştırmalarda ilköğretim öğrencilerinin yazılı metinlerinde hep aynı sözcükleri kullanmasının, ne etken ne de edilgen sözvarlıkları açısından başarılı olmalarının, ders kitaplarında kullanılan sözcük ve kavram sayısının diğer ülkelere oranla oldukça düşük olmasının ve ders kitaplarında sözcüklerin toplam ve farklı sözcük bakımından sınıf düzeyleri arasında oranlı olmayan bir artış göstermesinin bulgulanması sözcük öğretiminin içeriği ve biçimi üzerine daha çok kuramsal ve uygulamaya dönük araştırmalar yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Türk Eğitim Sisteminde 2005 yılından beri benimsenen yapılandırmacı yaklaşım doğrultusunda dil öğretiminde de, bilginin idraki, üretimi ve eski bilgilere dayanılarak oluşturulması için metinlerde geçen sözcüklerin kullanım sıklıklarının yüksek olması gerekmektedir
Araştırmanın Amacı: Yapılandırmacı yaklaşım öncesi (YÖTDK) ve sonrası (YSTDK) Türkçe ders kitaplarında yer alan metinlerdeki sözcükleri sıklık ve köken değişkenleri bağlamında karşılaştırmaktır.
Araştırmanın Yöntemi: Genel tarama modelinin temel alındığı bu nicel araştırmanın evrenini yapılandırmacı yaklaşım öncesi ve sonrası Türkçe ders kitaplarında yer alan
Sukran DILIDUZGUN/ Eurasian Journal of Educational Research 73 (2018) 113-130 129
bilgi iletici metinlerdeki sözcükler oluşturmaktadır. Örneklem olarak; seçkisiz, tesadüfi örnekleme yöntemi ile 2013-2014 öğretim yılında “Doğa ve Evren” teması altında yer alan bilgi iletici metinlerle ile 2001-2002 öğretim yılında okutulan ders kitaplarında, üniteler temaya göre ayrılmadığı için, bu tema altına alınabilecek eşit sayıda sözcüklü bilgi iletici metinler seçilmiştir. Tesniere’in dörde indirgediği dilbilgisi ulamlarından ad, eylem, sıfat ve belirteçlerden hareketle, özgür biçimbirimler kapsamında ve başsözcük temelli düzenlenen derlemlerde sayısal sıralı sözcük listeleri oluşturulmuştur. Yapısal yaklaşım öncesi ve sonrası derlemler kendi aralarında ve Türkçe Ulusal Derlemi’ndeki kullanım sıklıkları bağlamında karşılaştırıldıktan sonra sıklık sayısı yüksek sözcükler köken ve sözcük türü yüzdeleri açısından da incelenmiştir. Ayrıca iki dönemin kitaplarında sözcük çalışmalarında hedeflenen sözcükler de sıklık, köken ve tür olarak karşılaştırılmıştır.
Araştırmanın Bulguları: YÖTDK’de 2298 sözcük çeşidinin oluşturulduğu 902 başsözcük, YSTDK’de ise 1567 sözcük çeşidini oluşturan 841 başsözcük saptanmıştır. Her iki kitapta da ortak olarak kullanılan 347 başsözcük vardır. YÖTDK’de 371 farklı kökten oluşmuş 416, YSTDK’de ise 323 farklı kökten oluşmuş 345 baş sözcük olduğu görülmüştür. YÖTDK’de Türkçe kök sayısının (193) YSTDK’de (141) düştüğü, Arapça kök sayısında 32 artış olduğu, Farsça kök sayısında ise bir değişiklik olmadığı görülmüştür. Batı dilleri bağlamında ise YSTDK’de Fransızca köklerin 28 ve İngilizce köklerin 3 farkla azaldığı, Yunanca köklerin 4, İtalyanca köklerin 3, Ermeniceden gelen kök sayısının da 2 farkla arttığı görülürken Kürtçeden, Venedik dilinden, Soğdçadan ve Almancadan gelen kök yoktur. YÖTDK’de ilk yüzde yer alan 64 Türkçe kökenli sözcüğün toplam Türkçe köken yüzdesinden (%52) fazla olduğu, ilk yüzde yer alan 17 Arapça kökenli sözcüğün toplam Arapça yüzdesinden (21,6) az olduğu, ilk yüzde yer alan Farsça kökenli 2 sözcüğün toplam yüzdeden (%7,5) az olduğu ve özellikle batı kökenli sözcüklerin yer aldığı “diğer” kategorisinde ise ilk yüz ile toplam yüzdenin hemen hemen eşit olduğu görülmektedir. YSTDK’de de ilk yüz Türkçe kökenli sözcüğün oranı (53), toplam orandan (43,6) çoktur, ancak Arapça (27) ve diğer kökenli (9) ilk yüz sözcüğün oranı, toplam oranlardan azken Farsça ilk yüz sözcüğün oranı (11) toplam orandan (8,6) çoktur. Bağımsız t testi ve Mann Whitney U testlerinin sonucunda da iki döneme ait olan kitaplarda ortak olmayan baş sözcüklerin kelime sıklığı açısından toplamda anlamlı bir fark göstermediği gibi [t(759)=-,617, p>0.05], Türkçe baş sözcüklerin kelime sıklığı [t(759)=-1,190, p>0.05], Arapça kökenli baş sözcüklerin kelime sıklığı [t(759)=-,442, p>0.05], Farsça kökenli sözcüklerin kelime sıklıkları (U=420,000, p>0,05) ve batı kökenli (Fransızca/İngilizce) sözcüklerin kelime sıklıkları (U=462,000, p>0,05) açısından YÖTDK ile YSTDK arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.
Ödünç sözcüklerin yerine geçebilecek yerleşmiş eş anlamlı Türkçe kökenli sözcükler bağlamında kitaplarda ya ikisine de yer verilmiş ya kullanım sıklığı çok olanlar ya da kullanım sıklığı az olanlar tercih edilmiştir. Her iki döneme ait kitaplar için oluşturulan sayısal sıralı listelerde en çok yinelenen ilk 50 sözcüğe bakıldığında yeni kitaplarda orman (88), ağaç (20), yangın (17), yak-(22), neden (10), sebep (10) ilk sıralarda yer alırken “orman yangınları” ve “insanların doğaya verdiği zarar vurgulanmış”, eski kitaplarda ise daha çok su (32), deniz (29), göl (29) ve aksi
130 Sukran DILIDUZGUN/ Eurasian Journal of Educational Research 73 (2018) 113-130
durumda çöl (17) ve sıcak (10) olma durumu üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra eski kitaplarda doğa ile ilgili dağ (28), orman (22), tepe (19) kavramlarına da eşit oranda yer verilirken güneş (13), yamaç (13), kar (12), rüzgâr (11), kıyı (10), dere (10), toprak (10), serap (9), diken (8), kaya (8), köy (8) ve ağaç (8) gibi farklı coğrafi terimler ve farklı kavramlar üzerinde de durulmuştur. Yeni kitaplarda ise kent (16), tarla (16), toprak (13), ev (12), arsa (8), adam (8), köylü (8), kal- (17) sözcüklerinin sıklığı insanların doğa üzerindeki hâkimiyetine dikkat çekmektedir. Yeni kitaplarda gökyüzü (10), gök (8), yıldız (16) ve gezegen (6) sözcükleri de bulunmaktadır. Eski kitaplar doğa ve evreni “gör- (21)” meyi vurgularken, yeni kitaplarda yak-(22) ve yan- (7) eylemleri sıklık göstermektedir.
Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: YÖTDK’de 48 daha fazla kökten 71 daha fazla başsözcüğe rastlanmıştır, yani daha fazla kavram yer almaktadır. YÖTDK’de daha fazla Türkçe kökenli ve Batı kökenli sözcük varken YSTDK’de daha fazla Arapça sözcük bulunmaktadır. YSTDK’ye bakıldığında ise metinlerde en çok kullanılan ilk yüzde Türkçe kökenli sözcük sayısı YÖTDK’den daha azdır, Arapça ve Farsça kökenli sözcük sayısı ise daha çoktur. Her iki dönemde de Türkçe kökenli sözcüklerin ilk yüzde sayılarının çok olmasına rağmen toplamda daha az kullanıldığı, Arapça sözcüklerin ise ilk yüzde oranları daha azken toplamda daha çok kullanıldığı görülmektedir. Her ne kadar her iki dönemde de köken olarak bazılarının oranları yükselip bazılarınınki azalıyorsa da YÖTDK ile YSTDK arasında Türkçe, Arapça, Farsça ve batı kökenli sözcüklerin kullanım sıklıkları açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yapılandırmacı yaklaşım bağlamında sözcüklerin kökenlerinden çok sıklık oranlarına göre ders kitaplarında yer almaları önemlidir.
YSTDK’de eşanlamlı sözcüklerin her ikisini de bulundurduklarında sözcüklerin sıklıkları arasında büyük fark vardır, eşanlamı kitapta bulunmayan sözcüklerden ise kullanım sıklığı az olanların daha çok tercih edildiği görülmüştür. Eşanlamlı sözcüklerden kullanım sıklığı yüksek olanların tercih edilmesi anlamı bilinmeyen sözcük sayısının oranını düşürecek ve anlama oranını yükseltecektir.
YSTDK’de doğa ile ilgili daha az kavram yer almakla birlikte YÖTDK’de olduğu gibi öğrencilere yaşam sevinci katmak, merak arttırmak, güzellikleri hissederek korumayı sezdirmek yerine daha didaktik bir tavır sergilendiği görülmektedir.
Düzeylerine göre öğrencilerin anlamını bildikleri sözcükler belirlenerek saptanan oranlarda anlamı bilinmeyen sözcükler metinlerde kullanım sıklığı dikkate alınarak seçilmelidir. Bu konuda ilgili kurumlar tarafından bir ölçüt ve veritabanı oluşturulmalıdır. Bu noktada düzeylere göre öğretilecek sözcüklere karar verilirken sıklık çalışmalarının önemli yardımları olabilmektedir.
Purpose: Research shows that students in Turkey are taught to write with much smaller vocabularies than students in other countries. Along with the constructivist approach, the frequency of words used in texts should be high, and unknown words should be at certain levels in order to allow for production, cognizance and creation of information based on existing information.The aim of this research is to analyze the vocabulary in Turkish textbooks before and after the introduction of the constructivist approach on the basis of frequency and origin.
Method: The research was conducted using a general screening model composed of the words used in informative texts in Turkish textbooks before and after the introduction of the constructivist approach. With the aid of random sampling, informative texts with “Nature and Universe” themes that were used in 2001-2002 and 2013-2014 in secondary schools were chosen as samples. Frequency and percentage proportions were made in a descriptive way in order to compare the numbers of the same and different lemmas. T-test and Mann Whitney U test were used to determine meaningfulness.
Findings: While there is not a significant difference in frequency between TBCA and TACA in the Turkish, Arabic, Persian and western-based words. It has been determined that, among words that do not have synonyms, the same book after the introduction of the constructivist approach shows a preference for words used with less frequency.
Implications for Research and Practice: The word lists for each level should be made in the context of frequency of use in textbooks.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 18 Sayı: 73 |