It has been said throughout the history of thought that information from the senses can be misleading and may vary from person to person. On the other hand, there seems to be no such relativism regarding the laws to which all objects are subject. The propositions 'Every stone thrown falls to the ground' or 'Every change has a reason' seems to be true regardless of which subject is referenced. However, Hume claims that the necessary relations that are supposed to exist between objects are actually expressions of a habit that arises from being constantly perceived as such. Kant, on the other hand, gives value to what he says, but argues that some of the necessary relationships that mathematics and natural sciences see between objects invalidate Hume's claims. He agrees with Hume that the laws describing necessary relations do not originate from objects, but differs from him in rejecting them completely. But where is the source of laws if not the world of objects? In Transcendental Deduction Kant tries to show how "aprori knowledge of the object" is possible. This essay indirectly investigates the source of the laws observed in natural sciences, but while doing this, it focuses not on nature, but on many concepts and abilities such as perception, memory, thinking, which are within the working field of cognitive psychology today. Because his main claim on this subject is that the laws of nature originate from the human mind and its cognitive abilities. Our study aims to show how kant explained this claim made in the Transcendental Deduction.
Kant Kant Transcendental Deduction Synthesis Perception Consciousness Self consciousness
Duyulardan gelen bilginin yanıltıcı olabileceği ve kişiden kişiye değişebileceği, düşünce tarihi boyunca söylenegelmiştir. Buna karşılık tüm nesnelerin tabî olduğu yasalar konusunda böylesi bir rölativizm yok gibidir. ‘Atılan her taş yere düşer’ ya da ‘Her değişimin bir nedeni vardır’ önermeleri hangi özne referans alınırsa alınsın doğru gibi gelir. Fakat Hume, nesneler arasında olduğu varsayılan zorunlu ilişkilerin de aslında sürekli öyle algılanmaktan kaynaklanan bir alışkanlığın ifadeleri olduğunu iddia eder. Kant ise onun söylediklerine değer vermekle birlikte matematik ve doğa bilimlerinin nesneler arasında gördüğü birtakım zorunlu ilişkilerin Hume’un iddialarını geçersiz kıldığını söyler. O, zorunlu ilişkileri anlatan yasaların nesnelerden kaynaklanmadığı noktasında Hume’a katılır ancak yasaların tamamen reddi noktasında ondan ayrılır. Peki, ama yasaların kaynağı nesneler dünyası değilse neresidir? Kant, Transandantal Dedüksiyonda “nesnenin aprori bilgisi”nin nasıl mümkün olduğunu göstermeye çalışırken dolaylı olarak doğa bilimlerinde gözlenen yasaların kaynağını da araştırır. Fakat bunu yaparken doğa değil, bugün daha çok bilişsel psikolojinin çalışma alanı içinde bulunan algı, bellek, düşünme gibi birçok kavram ve yeti üzerinde durur. Çünkü onun bu konudaki temel iddiası doğa yasalarının insan aklı ve onun bilişsel yetilerinden kaynaklandığı yönündedir. Çalışmamız Transandantal Dedüksiyonda ileri sürülen bu iddianın Kant tarafından nasıl izah edildiğini göstermeyi hedefler.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Mayıs 2022 |
Gönderilme Tarihi | 1 Şubat 2022 |
Kabul Tarihi | 26 Nisan 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.