Kalkınma kavramı, ekonomik büyümenin ön planda tutulduğu dönemlerden, toplumsal ve siyasi etkenlerin de kalkınmanın ölçütleri arasında yer aldığı tartışmalara doğru bir dönüşüm geçirmiştir. Özellikle endüstrileşme yüzünden artan çevresel tahribata ilişkin farkındalığın 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yükselmesi, sürdürülebilir kalkınma anlayışının doğuşuna neden olmuştur. İlk olarak 1987’de Brundtland Raporu’nda tanımlanan sürdürülebilir kalkınma, tam anlamıyla bir teorik çerçeve sunmamakla birlikte, ekonomi, toplum ve çevre alanlarını bir araya getirerek çevreye zarar veren, yoksulluk, açlık ve eşitsizlikler gibi toplumsal sorunlara yol açan kalkınma modellerine alternatif bir yaklaşım olarak sunulmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında kabul edilen Binyıl Kalkınma Hedeflerinin ardından 2015’te 2030 Ajandası ve 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi benimsenmiştir. Bu kalkınma anlayışının ortaya çıkışıyla birlikte eleştiriler de gündeme gelmiştir. Bu makale, sürdürülebilir kalkınma anlayışına yönelik eleştirileri, tanımına ilişkin eleştiriler, ekonomik amaçların öncelikli olmayı sürdürmesi ve ülkeler arası farklılıkların göz ardı edilerek gerekli somut yöntemlerin sunulmaması şeklinde olan üç başlık halinde tartışmayı amaçlamaktadır. Sonuç olarak, sürdürülebilir kalkınma anlayışının, 1980’lerin başından itibaren yükselen neoliberal güç ilişkilerinin küresel ölçekte itiraz ve muhalefetle karşılaşmadan yeniden üretilmesini sağlayan bir araç olduğu ve kalkınma anlayışının yanı sıra doğaya bakış açısında da köklü bir değişimin gerektiği vurgulanmaktadır.
Ekonomi-Çevre-Toplum Kalkınma Sürdürülebilir Kalkınma Sürdürülebilir Kalkınmaya Yönelik Eleştiriler 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı
The concept of development has undergone a transformation from periods emphasizing economic growth to discussions where social and political factors are also considered as criteria for development. Specifically, increasing awareness of environmental degradation caused by industrialization since the second half of the 20th century has given rise to the sustainable development paradigm. Although sustainable development, first defined in the 1987 Brundtland Report, does not provide a fully developed theoretical framework, it is presented as an alternative approach to the development models that harm the environment and cause social problems such as poverty, hunger, and inequalities by bringing together the fields of economy, society, and environment. After the Millennium Development Goals (MDGs) were accepted in 2000 by the United Nations, the 2030 Agenda and 17 Sustainable Development Goals were adopted in 2015. With the emergence of the sustainable development understanding, criticisms have also intensified. This paper discusses the criticisms of the concept of sustainable development under three headings of criticisms regarding its definition, economic objectives continuing to be a priority, and not presenting the necessary concrete methods while ignoring the differences between countries. In conclusion, it is argued that the discourse of sustainable development has facilitated the reproduction of neoliberal power structures rising since the early 1980s without encountering significant opposition on a global scale and puts emphasis on the need for a radical change in the perspective of nature as well as the understanding of development.
Economy-Environment-Society Development Sustainable Development Critiques Of Sustainable Development 17 Sustainable Development Goals
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sürdürülebilir Kalkınma |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ağustos 2025 |
Gönderilme Tarihi | 21 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 10 Mayıs 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 9 Sayı: 3 |
Fiscaoeconomia is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License.