Değerli okurlar,
2024 yılı, akademik camiamız için tarifsiz bir kaybın yılı oldu. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin unutulmaz isimlerinden biri olan, Türk tarihçiliğine katkılarıyla hafızalarda yer edinen ve her daim zarafetiyle gönüllerde taht kuran Prof. Dr. Eşref Buharalı hocamızı kaybettik. O, yalnızca bir tarihçi değil; aynı zamanda bir insanlık abidesiydi. Kendisi naifliği, nezaketi, iyiliği ve derin duygusallığı ile hepimizin yüreğinde derin izler bırakmıştır.
Prof. Dr. Eşref Buharalı, Kerkük’te başlayan ve Ankara’da devam eden, Türklüğe adanmış bir hayatın sahibi olarak, ilmi çalışmaları ve kişisel özellikleriyle tanıyan herkesin sevgisini ve saygısını kazanmıştır. Kerkük’ün zengin kültürel dokusunda dünyaya gözlerini açan hocamız, Türkmen kimliği ve Kerkük özlemiyle yoğrulmuş bir hayat sürmüştür. Çocukluk yıllarını Türkmen geleneklerinin canlı bir şekilde yaşandığı bu kadim şehirde geçiren hocamız, ailesiyle birlikte genç yaşta Türkiye’ye göç etmiştir. Türkiye, onun ilmi kariyerine şekil veren, Türklük bilincini daha da pekiştiren ikinci yurdu olmuştur. Kerkük ise bir ömür boyu kalbinde taşımaktan vazgeçmediği bir özlem ve hatıralar yumağı olarak varlığını sürdürmüştür.
Eşref Buharalı’nın hayatında Kerkük’ün özel bir yeri vardır. Çocukluk yıllarını geçirdiği bu şehirden bahsederken duyduğu özlem, her sohbetinde hissedilirdi. Kerkük’ün bağları, bahçeleri ve çocukluk anıları, onun için yalnızca bir memleket değil, kaybedilmiş bir cennetti. Kerkük’ün zalimlerin elinde harap edilişi, hocamızı her zaman derin bir kedere boğmuştur. Bu özlemi ve kederi, hayatının her döneminde dile getirmekten geri durmamıştır.
1981 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı’nda asistan olarak başlayan akademik kariyeri, kısa sürede yükselerek 1985’te doktor, 1987’de yardımcı doçent, 1988’de doçent ve 1996’da profesör unvanlarını almasıyla taçlanmıştır. Hocamızın akademik gelişiminde, yüksek lisans ve doktora tez hocası olan Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in etkisi büyüktür. Eşref Buharalı, Ögel hocanın izinden giderek bilimsel çalışmaları ve eğitim anlayışında disiplini ve vefayı esas almıştır. Arapça kaynaklar üzerine yaptığı titiz çalışmalar ve bu alandaki çığır açan yaklaşımları, Türk tarihine yaptığı katkıların en belirgin örneklerindendir. Kaleme aldığı makaleler ve tercümeler, yalnızca akademik dünyaya değil, aynı zamanda geniş kitlelere de ışık tutmuştur. İlmi disiplini ve Türklük bilinci, yetiştirdiği yüksek lisans ve doktora öğrencilerinde tebarüz etmiştir. Öğrencileri, bugün Türkiye’nin farklı üniversitelerinde hocamızın bilimsel anlayışını yaşatmaya devam etmektedir.
Hocamızın insani yönü, akademik başarısının ötesinde ayrı bir anlam taşımaktadır. Onun zarafeti, ince ruhu ve her zaman yapıcı bir tutum sergileyen yaklaşımı, çevresindekilerin gönlünde derin bir sevgi ve saygı uyandırmıştır. Öğrencileriyle kurduğu samimi ilişki, yalnızca bir hoca-öğrenci ilişkisi değil; aynı zamanda bir rehberin, bir dostun ve bir ağabeyin sevgisi ve ilgisiydi. Çalışmalarında gösterdiği titizlik ve ilme adanmışlık, öğrencileri ve meslektaşları tarafından hayranlıkla takip edilmiştir. Öğrencileri tarafından “bilimin babası” olarak anılması, onun akademik kariyeri boyunca ne denli etkili bir rehberlik sunduğunu göstermektedir.
Prof. Dr. Eşref Buharalı, Türk tarihçiliğine eşsiz katkılarda bulunmuş, az bilinen tarihsel konuları gün yüzüne çıkarmış ve Türklük bilinci ile yoğrulmuş bir akademik miras bırakmıştır. Türk tarihine dair yaptığı araştırmalar, onun bu alandaki derin bilgisinin ve vizyonunun bir göstergesidir. Arapça kaynaklardan yaptığı analizler Türk tarihçiliğine önemli katkılar sağlamıştır. Hocamız, ilmî üretkenliği ve disiplinli yaklaşımı ile kendisinden sonra gelen nesillere de hep yol göstermiştir.
Prof. Dr. Eşref Buharalı’nın kaybıyla, sadece bir akademisyeni değil; aynı zamanda bir dostu, bir rehberi ve bir ağabeyi kaybettik. O, öğrencileri ve meslektaşları için her zaman bir ilham kaynağı olmuştur. Onun hayatımıza kattığı değerleri korumak ve eserlerini geleceğe taşımak, bize düşen en büyük sorumluluktur.
Bu yazıyı kaleme alırken, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin o eşsiz balkonunda artık gözlerimizin kendisini arayacağını düşünmeden edemiyoruz. Onu sonsuzluğa uğurlarken, hatıralarını kalbimizde yaşatmaya devam edeceğiz. Prof. Dr. Eşref Buharalı, yalnızca bir hoca değil; aynı zamanda bir değerdi. Onun adı ve eserleri, her zaman Türk tarihçiliğinin sayfalarında ve öğrencilerinin kalbinde yaşayacaktır. Huzur içinde uyuyun sevgili hocam. Sizi ve bıraktığınız değerleri asla unutmayacağız...
Bu vesileyle, Prof. Dr. Eşref Buharalı’nın eğitim ve bilime adanmış anısını yad ederken, tüm öğretmenlerimizin ve öğretim üyelerimizin Öğretmenler Günü’nü en içten dileklerimizle kutluyoruz.
Editörler
Prof. Dr. Mustafa GÖKÇE
Doç. Dr. Tülay YÜREKLİ
Doç. Dr. Tuba TOMBULOĞLU
Doç. Dr. Eralp ERDOĞAN
Doç. Dr. Özgür TÜRKER