Toplumun tamamı ya da belli bir kesimi için maddi ve manevi kayıplar doğuran, normal yaşantıyı ve insan faaliyetlerini durduran ya da kesintiye uğratan, etkilenen topluluğun baş etme gücünü aşan doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olaylar, afet olarak tanımlanmaktadır. Doğal afetler arasında yıkıcı etkileri bakımından en öne çıkanlardan birisi de depremlerdir. Fay hatlarında meydana kırılmalar sonucu yüksek basıncın da etkisiyle yerkabuğunun büyük sarsıntı geçirmesiyle oluşan depremler, şiddetlerine bağlı olarak değişen yıkıcı etkileriyle bireylerde derin psiko-sosyal travmalara yol açabilmektedir. Depremle birlikte gelen ani can kayıpları ve ciddi sağlık sorunları gibi kriz durumlarında bireyin olaylara yüklediği anlam ve psikolojik dayanıklılığı belirleyici rol oynamakla birlikte bu süreçte din, bireye önemli bir manevi destek kaynağı sunabilmektedir.
Fenomenolojik desende nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen bu çalışmayla, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin bireyler üzerinde bıraktığı olumsuz psiko-sosyal etkileri belirlemek ve bu etkilerle başa çıkmada kullanılan dini başa çıkma yöntemlerini incelemek hedeflenmiştir. Bu araştırmanın ortaya çıkardığı sonuçlar, deprem sonrası yapılacak sosyal, psikolojik destek program ve planlar için önemli bulunmuştur. Araştırmada nitel veri toplama yöntemlerinden birisi olan görüşme/mülakat yöntemi kullanılmıştır. Mülakatta birebir görüşme yaklaşımı tercih edilmiştir. Çalışma verilerinin toplanması için “Yarı yapılandırılmış görüşme formu” aracı kullanılmıştır. Araştırmanın veri kaynağı olan katılımcılar seçilirken “Amaçlı Örnekleme” yöntemi ve bu yöntemin bir yaklaşımı olan “kartopu veya zincir örnekleme” yaklaşımı tercih edilmiştir. Öte yandan katılımcılardan elde edilen ham veriler, içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir.
Çalışma sonucunda depremlerin bireyler üzerinde derin psiko-sosyal etkiler bıraktığı anlaşılmaktadır. Depremin bıraktığı olumsuz psiko-sosyal etkiler ise, bireyleri manevi destek arayışına yönlendirmiştir. Depremin bu olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için bireylerin; dua etme, namaz kılma, Allah’a teslimiyet, sabır gibi dini inanç ve ritüellere yöneldikleri, bu gibi dini unsurlara yönelimlerin bireylerin dayanıklılığını artırdığı görülmüştür. Deprem gibi travmatik olaylarda din, bireye psiko-sosyal destek oluşturan önemli bir kaynaktır. Dini unsurlar, duygusal durumların iyileştirilmesine, depremle birlikte gelişen acı ve sıkıntılara karşı bir dayanıklılık geliştirilmesine önemli katkı sunmaktadır. Öte yandan dinden beslenerek gerçekleşen kolektif bilinç ya da şuur sayesinde toplumsal bağlar güçlenmekte ve dayanışma gerçekleşebilmektedir. Bunun yanında kolektif bir acı ya da sıkıntının varlığı, bireyi aynı zamanda kolektif bir iyileşme sürecine sokabilmektedir. Bu bulgular, depremden sonra psiko-sosyal etkileri azaltmada dinden gelen unsurları daha etkili bir şekilde kullanmak, bireylere manevi danışmanlık ve rehberlik yapmak, bu noktada din eğitiminin daha verimli bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlamak açısından önemlidir. Bu araştırmanın konu içeriğine benzer başka çalışmalar yapılacaksa daha büyük örneklem grupları üzerinde çalışılabilir. Böylece sonuçların genellenebilirliği artırılabilir. Bunun için de nicel çalışmalara ağırlık verilmelidir. Şimdiye kadar yapılan bu öneriler, gelecekte benzer krizlerin olumsuz etkilerini hafifletme ya da ortadan kaldırma noktasında yol gösterici olarak düşünülmüştür.
Din Eğitimi Dini Başa Çıkma Deprem Depremin Psiko-sosyal Etkileri Afet
Disasters are defined as natural, technological, or human-induced events that cause material and moral losses for society as a whole or for certain segments, disrupt or interrupt normal life and human activities, and exceed the coping capacity of the affected community. Among natural disasters, earthquakes stand out with their highly destructive effects. Earthquakes occur when the earth’s crust is severely shaken due to ruptures along fault lines and high pressure. Depending on their magnitude, earthquakes can lead to profound psycho-social trauma in individuals. In crisis situations such as sudden loss of life and serious health problems triggered by earthquakes, the meaning attributed to the event by the individual and their psychological resilience play a decisive role. In such circumstances, religion may serve as a vital source of spiritual support.
This study, conducted using a qualitative research method with a phenomenological design, aims to identify the negative psycho-social effects of the earthquakes that occurred on 6 February 2023 centred in Kahramanmaraş, and to examine the religious coping strategies employed by individuals in response to these effects. The study employed one-on-one interviews as a qualitative data collection technique, using a semi-structured interview form. Participants, data source of the research, were selected using purposive sampling and a snowball (chain) sampling approach. The raw data collected from participants were analysed using content analysis.
The findings of the study reveal that earthquakes leave deep psycho-social impacts on individuals, prompting them to seek spiritual support. It was observed that individuals resorted to religious beliefs and practices such as praying, performing ritual prayers (salat), surrendering to God, and exhibiting patience in order to cope with the negative effects of the earthquake. These practices were found to enhance individuals’ psychological resilience. Religion thus emerges as a significant source of psycho-social support in traumatic experiences such as earthquakes. Religious elements contribute to emotional recovery and to the development of endurance in the face of sufferings and hardships brought by the disaster. Moreover, a collective consciousness or awareness nurtured by religion can strengthen social bonds and foster solidarity. The presence of collective pain or hardship may also initiate a collective healing process among individuals. These findings are important for utilising religious elements more effectively in mitigating post-disaster psycho-social effects, for providing spiritual counselling and guidance, and for enhancing the effectiveness of religious education in this context. Future research may involve larger sample groups and adopt quantitative approaches to increase the generalisability of the findings. More qualitative studies should be done to achieve it. The recommendations presented herein are intended to serve as a guide in reducing or eliminating the adverse effects of similar crises in the future.
Religious Education Religious Coping Earthquake Psycho-social Effects of Earthquake Disaster
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Eğitimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 23 Aralık 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Mayıs 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 53 |