In this study, the prominent motifs and figures are dealt within the long story titled “der Sandmann” written by Hoffmann who is one of the accomplished, mysterious writers of German literature. In this study in which the contextual review method was primarily utilized, the secondary sources were also benefitted from. The main figure Nathanael’s fear of losing her eyesight which dates back until her childhood causes traumatic events. The question of whether experiences that bear her fears were Nathanael’s dreams or things he really experienced, was left open ended by Hoffman deliberately to leave a room for ambiguity until the end of the story. The aim of the writer is to reveal the scope of human experience opportunities to the fullest extent. The writer tries to show all kind of possible phenomena, dreams and fears mankind may experience. The impact the author wants to achieve in the story told is that it touches the soul of a person. Hoffman wants to give the impression that he himself had experienced such things before. Fictitious world created through imagination allows people to get rid from the impediments generated via their daily routines and exceed the limits. This story is a good example for readers to show what might happen when believed in doubts, predictions and dreams instead of facts. The reader witnesses what may happen when he enters the world of the ones who are at the edge of the cliff of the sick soul and evil; the dreams and the madness; the supernatural and the unknown. The main figure Nathanael’s isolation from the society and withdrawal into himself was not the result of the social code of the society he was in. Nathanael chose loneliness consciously by turning his back to the society and retiring into his shell.
Bu çalışmada Alman Edebiyatının çok yönlü gizemli yazarlarından E.T.A. Hoffmann’ın “Der Sandmann” başlıklı uzun hikâyesinde öne çıkan göz izleği ve figürler ele alınmıştır. Öncelikle metne bağlı inceleme yönteminin uygulandığı bu çalışmada ayrıca ikincil kaynaklardan da yararlanılmıştır. Ana figür Nathanael’in çocukluk çağına kadar uzanan gözlerini kaybetme korkusu travmatik olaylara neden olur. Korkularını besleyen yaşantılar Nathanael’in birer rüyası mı yoksa gerçekten yaşadı mı sorusu Hoffmann tarafından bilinçli olarak okuru belirsizlikte bırakmak için hikâyenin sonuna kadar ucu açık bırakılmaktadır. Yazarın amacı, insanların deneyim olanaklarının ne kadar çok olduğunu sonuna kadar ortaya koymaktır. İnsanoğluna her türlü yaşanabilir olağanüstülüğü, hayalleri ve korkuları göstermeye çalışır. Yazarın elde etmek istediği etki ise, anlatılan hikâyenin insanın ruhuna dokunmasıdır. Hoffmann okura “ben de daha önce böyle şeyler yaşadım” hissini vermek istemektedir. Hayallerin oluşturduğu yapay dünya insanların günlük hayatını oluşturan ayak bağlarından kurtularak sınırları aşmasını sağlamaktadır. Bu hikâye okurlar için akla değil de kuruntu, tahmin ve hayallere inanıldığında neler olabileceğini göstermek için iyi bir örnektir. Okur, uçurumun kenarındaki hastalıklı ruhların ve kötülüğün, hayallerin ve deliliğin, doğaüstünün ve bilinmezin dünyasına girildiğinde neler olabileceğine şahit olmaktadır. Ana figür Nathanael’in sosyal açıdan soyutlanıp içine kapanması sadece kendisini çevreleyen toplumun davranışları sonucu gerçekleşmemiştir. Nathanael topluma sırt çevirerek kendi kabuğuna çekilip bilinçli olarak yalnızlığı seçmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları (Diğer), Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 4 |