Deniz Gezgin’in YerKuşAğı (2017) isimli romanı kelimelerin imgelerden, aklın bedenden, simgeselin semiyotikten ya da insanın insan-olmayandan söylemsel düzlemde ayrıştırıldığı Antroposen çağına karşılık olarak hiyerarşik kategorilerin kurgusallığını resmeden post-antroposantrik bir evrene kapılarını açar. Romanda, insanın diğer tüm türlerden üstün tutulduğu hümanist söylem tarafından tanınırlık verilmeyip sınırlandırılan ya da yok sayılan farklı özneler, onlarda yarıklar açan modernite öğretilerinden arınmak üzere tuza bulanırlar ve Antroposun henüz ayak basmadığı bir yer olduğu ima edilen yokyere doğru yol alırlar. Hayatının neredeyse tamamını hasta yatağında, her biri avcı babası Asil Derbentçi’nin eseri olan içi doldurulmuş hayvanların bakışıyla örülü duvarlar ardında geçirmiş ve “akli durumu sarsıntılı” damgasıyla ölmeden evvel gözden çıkarılan küçük kız çocuğu Moy, petrole bulanmış yapış yapış siyah tüyleri ile gökyüzünden koparılan yaralı kuş Şuri, Birlik düşüncesine adeta tepki olarak karşımıza çıkan, hayvan-bitki-insan kesişimindeki “her şeyden bir şey” Hagrin ve bir belirip bir kaybolan, havlayan geyik Cice, bu kimsenin bilmediği yokyere doğru birlikte çıktıkları yaşam-ölüm arasındaki yolculukta onlara atfedilen tüm kategorik tanımlamalardan sıyrılıp birbirlerine dönüşerek, insan-doğa iç içe geçmişliğine ve ilişkiselliğine vurgu yaparlar. İnsan-merkezci anlatı tarafınca farklı oldukları için öteki olarak kodlanan karakterler böylece onları pasifleştirip öteleyen söylemden var olma çabaları ile sökülürler ve yaşamdaki sınırsız olasılıkları görünür kılarlar. Karakterlerin yokyerin peşindeki bu sökülüşünü ve yeniden doğuş süreçlerini, doğa-insan sürekliliğinin ya da ilişkiselliğinin resmedilişi olarak tartışan çalışma, bu bağlamda, Rosi Braidotti’nin insan sonrası ölüm teorisi ile ilişkili algılanamaz-oluş ve Stacy Alaimo’nun bedenler arası geçişkenlik gibi teorik kavramlarından yararlanır
Deniz Gezgin YerKuşAğı bedenler arası geçişkenlik algılanamaz-oluş insan sonrası ölüm teorisi
As an alternative to the Anthropocene marked by words/images, mind/body, symbolic/semiotic, or human/nonhuman binary demarcations, Deniz Gezgin’s novel titled YerKuşAğı (2017) opens the door to a post-anthropocentric space portraying the fictionality of hierarchical categories. The novel’s nonnormative subjects delimited or overlooked by the denial of a unique voice plunge into salt on the way of being purified from the teachings of modernity fragmenting them and head towards nowhere implied to be remaining as still uninvaded by the Anthropos. Little girl Moy, who has lived all her life on her deathbed as being confined to walls surrounded by the gaze of stuffed animals, each of which is the work of her father, Asil Derbentçi, and who is discarded even before her death, being stigmatized as “mentally unstable,” the wounded bird Şuri, separated from the sky due to its sticky wings covered with oil, “something from everything” Hagrin that confronts us almost as a reaction against the idea of Oneness and stands at animal-planthuman intersection, and the barking deer Cice that flickers between absence and presence, point to human-nature intertwinement and relationality through eluding the all categorical definitions assigned to them, during their journey to this unknown space, somewhere at life-death intersection. In this way, with their attempt for Becoming, the characters who are codified as the other by the anthropocentric narrative due to their difference, unravel from the discourse overlooking and passivating them and make visible infinite possibilities in life. In this vein, the study that takes the unravelling of the characters on the path of nowhere and the processes of their regeneration as the portrayal of human-nature continuum or relationality, consults such theoretical concepts as Rosi Braidotti’s concept of becoming-imperceptible which is traced to posthuman theory of death and Stacy Alaimo’s concept of transcorporeality.
Deniz Gezgin YerKuşAğı transcorporeality becoming-imperceptible posthuman philosophy of death
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Dili ve Edebiyatı (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 64 Sayı: 3 |