Kur’ân âyetleri ilk olarak bizzat Hz. Peygamber’in direktifiyle (s.a.v.) çeşitli yazı malzemeleriyle vahiy katipleri aracılığıyla yazıya geçirilmiştir. Derli toplu ve bir kitap şeklinde yazılmayan bu âyetler daha sonra Hz. Ebû Bekir tarafından âyetlerin kaybolmasını önlemek amacıyla toplanmış ve bir kitap haline getirilmiştir. Hz. Osmân ise Hz. Ebû Bekir’in kitap haline getirdiği Kur’ân’ı çoğaltmıştır. Hz. Osmân’ın çoğalttığı mushaflar öteden beri yazı özellikleri açısından tartışma konusu olmuştur. Söz konusu tartışmaların tarihi eskilere dayanmaktadır. Bu çerçevede, mushafın imla özelliklerinin nereden geldiği, kelimelerin yazılış şeklinin Hz. Peygamber emri ve onayıyla olmak kaydıyla tevkîfî olup olmadığı, Kur’ân kelimelerinin doğru yazılıp yazılmadığı, Kur’ân’ın yazıldığı bu yazı şekline uymanın hükmü ve Kur’ân’ın başka yazı şekilleriyle yazılıp yazılmayacağı gibi meseleler ilmî tartışmalara konu olmuştur. Konuyla ilgili eserler kaleme alınmış, reddiyeler yazılmış ve çeşitli görüşler öne sürülmüştür. Bu tartışmaların ana nedeni hem Kur’ân âyetlerinin doğru bir şekilde muhafazası hem de kırâat farklılıklarının sonraki nesillere aktarılma çabasıdır. Bundan dolayı konu önem arz etmektedir. Kur’ân âyetlerinin doğru bir şekilde muhafaza edilmesi için âyetler ilk başlarda çeşitli yazı malzemelerine yazılmış, bu yazıların kaybolmasından endişelenerek Hz. Ebû Bekir tarafından toplanmış daha sonra okuyuş ihtilafları nedeniyle Hz. Osmân bu yazılardan istifade ederek istinsah çalışmalarını başlatmıştır. Uzun süre devam eden çalışmalar neticesinde istinsah edilen nüshalar farklı bölgelere gönderilmiştir. Tabiîn döneminde ise Kur’ân harfleri noktalama ve harekeleme işleminden geçmiştir. Sonraki dönemlerde ise Kur’ân’a vakf, hizb ve cüz işaretleri gibi birçok işaret konulmuştur. Bütün bu çalışmaların gayesi Kur’ân’ın insanlar tarafından düzgün ve hatasız bir şekilde okunmasıdır. İlk dönemlerde Kur’ân kelimelerinin yazıldığı şeklin birtakım sırlar ve işaretler içerdiğiyle ilgili herhangi bir kanıta rastlanmamaktadır. Geç dönemlerde ise Merrâküşî gibi bazı kişiler Kur’ân kelimelerinin değişik yazı özelliklerinin işaret ettiği dil ve kırâat anlamları üzerinde durmuştur. Son zamanlarda ise mushafların yazı biçiminin i‘câz yönünün olup olmadığı tartışması ivme kazanmıştır. Bu tartışmalar daha çok Kur’ân kelimelerinin yazı şeklinde birtakım sırlar ve mucizeler olduğu iddiası etrafında toplanmaktadır. Kur’ân yazısının tevkîfî olduğu savından yola çıkarak şekillenen bu görüşün öncüleri eserlerinde iddialarını desteklemek için çeşitli deliller öne sürmüştür. Bu iddialara göre yazı kurallarına aykırı bir şekilde yazılan bazı Kur’ân kelimelerinin işaret ettiği özel anlam ve sırlar bulunmaktadır. Söz konusu kelimelerdeki farklılık onların eksik veya fazla yazıldığı anlamına gelmez bilakis bu yazı şeklinin işaret ettiği birtakım anlamlar vardır ve bu anlamlara ulaşmak da herkesin yapabileceği bir şey değildir. Daha çok sofistik bir yaklaşımla şekillenen bu görüşlere cevaplar verilmeye çalışılmıştır. Biz bu çalışmamızda yaşanılan tartışmalar bağlamında Hz. Osmân’ın yazdırdığı mushafların yazı biçimi ve bu yazı biçiminin mucizevî bir yönünün olup olmadığı hususu üzerinde durmaya çalışacağız. Öncelikle eski ve yeni kaynakları tarayıp konu hakkında literatür çalışması yapacağız. Her görüş sahibinin görüşünü açık ve objektif bir şekilde mümkün olduğunca kendi eserinden ele almaya, titizlikle okuyucuya sunmaya özen göstereceğiz. Hem iddialarla ilgili hem de reddiye mahiyetindeki delillerini inceleyip bir sonuca varmak için gayret sarf edeceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |