Sources
of Central Asian Sufi culture are based on Abu Hanifa. Because the main
elements that nourish the veins of Central Asian Sufism emerged in Abu Hanifa's
work in Kufa. His rationality, moralism, especially in the field of rhetoric
and law, have inspired many scholars and thinkers. The tradition of being
tolerant and understanding of the people who emerged in the thought system of
Abu Hanifa, gaining their sympathy, and even penetrating the worlds of mind and
heart, has taken the place of Khorasan and Mawaraunnahr directly from Kufa
Hanafi Kalam school over time. The most obvious reflection of this interaction
was Muhammad bin Karram, which played a major role in shaping theology of
Kerrami and Yahya bin Muaz ar Razi, Ibrahim bin Ahmad al Khavvas, and Abu Muti
Makhul an Nasafi who tried to keep this theological understanding alive with a
mystical idea.
For the first time in Islamic history,
Ibn Keram, a formal and systematic educational institution, and a direct
influence on the shaping of the madrasah tradition, has taken an active role in
the scientific movements in Central Asia with the inspiration from this line.
In this article, the influence of the concept of zuht, which has been taken
over from Abu Hanifa, on Central Asian scholars, has been examined.
Orta Asya
Tasavvuf kültürünün kaynakları Ebû Hanîfe’ye kadar dayanmaktadır. Zira Orta
Asya Tasavvuf kültürünün damarlarını besleyen ana unsurlar, Ebû Hanîfe’nin
Kufe’deki çalışmalarında ortaya çıkmıştır. Başta itikat ve hukuk alanı olmak
üzere özellikle de onun akılcılığı, zühd ve ahlâkçılığı, birçok bilgin ve
düşünüre esin kaynağı olmuştur. Ebû Hanîfe’nin düşünce sisteminde ortaya çıkan
insanlara karşı hoşgörülü ve anlayışlı olma, onların sempatisini kazanma hatta
zihin ve gönül dünyalarına nüfuz etme geleneği, Kufe Hanefî kelâm okulundan
zamanla Horasan ve Maveraünnehir topraklarına doğrudan sirayet etmiştir. Bu
etkileşimin en belirgin yansıması ise, Kerrâmî teolojinin şekillenmesinde başat
role sahip Muhammed b. Kerrâm ile bu teolojik anlayışı tasavvufî bir renkle
yaşatmaya çalışan Yahyâ b. Mu‘âz er-Râzî, İbrâhîm b. ‘Ahmed el-Havvâs ve Ebû
Mutî‘ Mekhûl en-Nesefî gibi Kerrâmî zâhid ve bilim adamlarında ortaya
çıkmıştır.
İslâm
tarihinde ilk kez örgün ve sistemli bir eğitim kuruluşu olan ve medrese
geleneğinin şekillenmesinde doğrudan etkili olan “hankâhlar” yoluyla kendi
teolojik dünya görüşünü Ebû Hanife’nin zühd ve takva anlayışıyla harmanlayan
İbn Kerrâm, bu çizgiden aldığı ilhamla Orta Asya’da ihtidâ hareketlerinde
önemli sayılacak derecede aktif rol almıştır. İşte bu makalede, Ebû Hanife’den
devşirilen zühd anlayışının Orta Asya âlimlerinin üzerindeki etkisi ele alınıp
incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 12 |