Özellikle 2000’li yılların başından itibaren sahip olduğu zengin hidrokarbon rezervlerinin keşfedilmesi üzerine, verimli bir enerji havzası olarak bilinen Doğu Akdeniz bölgesinin jeopolitiğinde önemli değişiklikler olmuştur. Başta Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) olmak üzere bölge ülkeleri adına güvenlik açısından kırılgan bir zemin oluşmuştur. Bölge üzerinde uzun süre önce başlayan ikili anlaşmalar doğrultusunda “münhasır ekonomik bölge” ve “kıta sahanlığı” kavramları sıkça gündeme gelmiş, son dönemlerde Türkiye’nin Libya Hükümeti ile “Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma Mutabakatı” imzalaması ve bölgede denizcilerin uyarılması anlamına gelen NAVTEX ilan etmesi üzerine Türkiye ile Yunanistan arasındaki kıta sahanlığı tartışmaları yeniden alevlenmiştir. Buna karşılık Yunanistan’ın bazı Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinin desteğini alarak yaptığı hamleler taraflar arasındaki tansiyonu yükseltmiş, hatta savaş söylemlerini beraberinde getirmiştir. Bu süreç, taraflar arasında yalnızca bir enerji sorunu olmaktan çıkmış, uluslararası hukuk metinlerine de atıf yapılarak her ülkenin kendi sınırlarına yapılan tacize karşı sert bir duruş gösterdiği ve sınırlarını koruduğu bir “egemenlik sorunu” haline gelmiştir. Dolayısıyla taraflar, bir yandan ekonomik yetki alanlarını genişletmek isterken öte yandan da egemenlik yetkilerini ve haklarını koruyarak karşı taraf üzerinde siyasi bir üstünlük kurmak istemişlerdir. Bu çalışma, Doğu Akdeniz’de yaşanan güncel gelişmeler bağlamında Türkiye-Yunanistan arasında tarihsel süreçte gelişen Ege sorunlarına da vurgu yaparak Türk dış politikasının ekonomik/ siyasal arenada başat olma çabalarını ve güvenlik odaklı stratejilerini analiz etmiştir
Doğu Akdeniz Türk Dış Politikası Yunanistan Münhasır Ekonomik Bölge Kıta Sahanlığı
Güncel bir konu olan ve üzerinde büyük emek vererek hazırlamış olduğum makalemi Aralık sayısı için değerlendirmeye alırsanız çok sevinirim. İyi çalışmalar, sağlıklı günler.
Especially since the beginning of 2000’s, upon the discovery of rich hydrocarbon reserves, significant changes have become in the geopolitics of the Eastern Mediterranean which is known as an efficient energy basin. In particular, a fragile ground was created on the behalf of countries involving in region such as Turkey, Greece and Greek Cypriot Administration (GCA) in terms of security. In line with bilateral agreements that started on the region long time ago, “exclusive economic zone” and “continental shelf” concepts came into question. Recently, due to “Agreement on Delimitation of the Maritime Jurisdiction Areas” between Turkey and Libya Governments and declaration of NAVTEX by Turkey, which means the stimulation of sailors, continental shelf discussions between Greece and Turkey have flared up. On the other hand, the moves made by Greece with the support of some European and Middle East countries have increased the tension between the parts, even have brought along the discourses of war. This process has ceased to be an energy problem between the parties, it has also become a “sovereignty problem” which each country takes a hard stance against the harassment of its borders and protects its borders by referring to international law texts. On the other hand, the moves made by Greece with the support of some European and Middle East countries have increased the tension between the parts, even have brought along the discourses of war. This process has ceased to be an energy problem between the parts, it has also become a “sovereignty problem” which each country takes a hard stance against the harassment of its borders and protects its borders by referring to international law texts. Therefore, while the parts aimed to expand their economic jurisdiction, they also targeted to establish a political superiority over each other by preserving their sovereign authorities and rights. This study analyses the efforts of Turkish foreign policy on the way to be dominant in economic and political areas and its security-oriented strategies within the framework of the current developments in Eastern Mediterranean, by also emphasizing the ongoing Aegean problems during the historical process between Turkey and Greece.
Eastern Mediterranean Turkish Foreign Policy Greece Exclusive Economic Zone Continental Shelf
Особенно, после открытия богатых запасов углеводородов с начала 2000-х годов в районе Восточного Средиземноморья произошли важные изменения в геополитике региона, известного как эффективный энергетический бассейн. С точки зрения безапасности стран региона таких как Турция, Греция и Юго-Кипрской администрации была создана хрупкая почва безопасности. Понятия “особая экономическая зона” и “континентальный шельф” часто упоминаются в соответствии с двусторонними соглашениями, которые давно начали действовать в регионе. Недавно подписанные декларации правительством Турции в Ливии об “Ограничении консенсуса морской юрисдикции” и “континентальном шельфе – NAVTEX” привели к новому напряжению между Грецией и Турцией. С другой стороны шаги, предпринятые Грецией при поддержке некоторых европейских и ближневосточных стран, усилили напряженность между сторонами и даже привели к разговорам о войне. Этот процесс больше не является просто энергетической проблемой между сторонами. Это стало “проблемой суверенитета”, в котором каждая страна занимает жесткую позицию против преследований на своих собственных границах и защищает свои границы, ссылаясь на международные правовые документы. Таким образом, стороны хотели расширить свою экономическую юрисдикцию, одновременно защищая свой суверенитет и права, и, с другой стороны, хотели установить политическое превосходство над другой стороной. Нижеследуючее исследование проводилось в контексте текущих событий в Восточном Средиземноморье между Грецией и Турцией по проблемам Эгейского моря и упирается на исторический процесс. В нём проанализированы попытки турецкой внешней политики доминировать на экономической/политической арене и её ориентиры на безопасную стратегию.
Восточное Средиземноморье внешняя политика Турции Греция особая экономическая зона континентальный шельф
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 7 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 48 |