Eğitimde anadilin yeri Türkiye’de 2011 sonu başlayan yeni Anayasa süre- cinde önemli bir tartışma noktasıdır. Anadilde eğitim anadilin öğreniminden farklıdır. Anadilin öğrenimi, dilin gramer ve diğer özelliklerinin öğrenimi için ders verilmesi anlamına gelirken, anadilde eğitim, eğitim sürecindeki bütün derslerin etnik grupların kendi dillerinde olmasını içerir. Anayasanın 42. Md’si gereğince bugün bu mümkün değildir. Anadilde eğitim talebi ele alınırken, azınlık gruplarının toplumla entegrasyon problemi göz ardı edilemeyecek bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bütün eğitim sürecinin anadilde olması resmi dilin öğrenilmesini güçleştirebilir ve herkesin ortak bir dili kul- lanamamasından dolayı toplumun bir arada yaşama sorunları ortaya çıkabilir. Bu noktada toplumun büyük bir çoğunluğunun konuştuğu resmi dilin azınlık gruplarınca da iyi öğrenilmesi ihtiyacına cevap verecek seçeneklerin değerlen- dirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda eğitimde azınlık gruplarının talepleri ile birlikte yaşamanın gerekleri arasındaki dengeyi gözeten diğer bir deyişle çift dil- li eğitime dayanan karma modeller üzerinde durmak gerekecektir. Bu nedenle yeni Anayasanın yapım sürecinde 42. md üzerinde Meclis’te derin tartışmalar yapılacağı aşikardır. Söz konusu tartışmaların yürütülmesi sırasında azınlıklarla ilgili uluslararası belgelerin sunduğu alternatifler üzerinde durmak yararlı ola- caktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 19 Sayı: 2 |