In Mind and World written in 1996, McDowell claims that traditional foundationalism and coherentism are unable to explain the relation between perception and perceptual beliefs and rejects all approaches that consider perceptual content as non-conceptual. According to McDowell, perceptual experiences are not only the causes of empirical beliefs but are also their rational ground. This is why, he claims that the relation between perception and belief can only be explained if the content of perception is conceptual. For him, claiming otherwise will lead to the Myth of the Given or to an unacceptable form of coherentism. The conceptuality of perceptual content can both account for the constraint perceptions have over perceptual beliefs and their reason constituting role. According to McDowell, perception and the perceptual belief that is based on that perception have the same conceptual content. However, McDowell also claims that perception is not doxastic and that in perception the subject does not accept the content in question but rather remains neutral towards it. Therefore, perception, contrary to belief and judgment, is a passive mental state. In this paper, it will be claimed that McDowell’s criticism of traditional foundationalism is also applicable to his own conceptualist position. It will further be argued that non-conceptualism, that claims that perceptual content is non-conceptual, can face McDowell’s criticism and provide an alternative to it.
perception perceptual content perceptual belief conceptual conceptualism justification
McDowell, 1996 yılında kaleme aldığı Mind and World kitabında, bağdaşımcılığın ve geleneksel temelciliğin algı ile algısal inançlarımız arasındaki ilişkiyi açıklayamadığını iddia ederek algısal içeriğin kavramsal olmadığını öne süren tüm görüşlere karşı çıkar. McDowell’a göre algısal deneyimler deneysel inançların yalnızca nedeni değil, onların rasyonel dayanağıdır. Bu nedenle ona göre algı ve inanç arasındaki ilişki ancak algısal içeriğin kavramsal olması ile açıklanabilir. Bunun aksini iddia etmek ya Verili Olan Mitine ya da kabul edilemez bir bağdaşımcılığa yol açar. Algısal içeriğin kavramsal oluşu hem algının deneysel inançlarımızın içeriğini belirlemesine hem de onlara gerekçe teşkil etmesine olanak sunar. Ona göre algı ve bu algının gerekçelendirdiği algısal inanç aynı kavramsal içeriğe sahip zihinsel durumlardır. Bununla birlikte, McDowell algının inançsal olmadığını, algılama durumunda algısal içeriğin özne tarafından kabulünün söz konusu olmadığını da iddia eder. Bu bağlamda algılar, inanç ve yargıların aksine pasif durumlardır. Bu çalışmada, McDowell’ın özellikle geleneksel temelciliğe karşı sunmuş olduğu eleştirinin kendi pozisyonu için de geçerli olduğu iddia edilecektir. Buna ek olarak kavram-dışıcı olarak adlandırabileceğimiz ve algısal içeriğin kavramsal olmadığını iddia eden yaklaşımların McDowell’ın eleştirilerini karşılayabileceği ve kavramsalcılığa alternatif bir görüş teşkil edebileceği gösterilmeye çalışılacaktır.
algı algısal içerik algısal inanç kavramsal kavramsalcılık gerekçelendirme
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma/İnceleme Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Kabul Tarihi | 29 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 3 Sayı: 1 |