Amaç: İş Sağlığı ve Güvenliği alanında önleyici stratejilerin geliştirilmesi, uygulanması ve başarısı her
şeyden önce mevcut durumun çok yönlü ve doğru değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu araştırma
ile hem konu ile ilgili literatüre hem de uzun vadede etkili İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarının
geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Gereç ve Yöntemler: Türkiye’de bir üniversite hastanesinde kolayda örnekleme yöntemiyle
yürütülen tanımlayıcı çalışmada, 2017 yılı Mayıs ayı içerisinde anket uygulanarak, hemşire (n=149)
ve doktorlardan (n=43) oluşan 192 sağlık profesyoneline ulaşılmıştır. Veri toplamak için katılımcıların
demografik özellikleri, son bir yıl içerisinde yaralanma ve enfeksiyon bulaşma riski taşıyan kaza
deneyimleri ve İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerine katılımları ile ilgili soruları içeren bir anket formu
kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS Statistics 19 programında analiz edilmiştir. Çalışmanın hipotezleri,
%95’lik güven aralığında, p<0,05 anlamlılık düzeyinde, Yates Ki-Kare ve Pearson Ki-Kare testleriyle
değerlendirilmiştir.
Bulgular: Yapılan analizler sonucunda bir yıllık süreç içerisinde katılımcıların %55,2’sinin, yaralanma
ve enfeksiyon riski barındıran kaza türlerinden en az bir tanesini deneyimlediği bulgusuna ulaşılmıştır.
Çalışanların kaza geçirme oranlarının tecrübeleri arttıkça önemli ölçüde azaldığı sonucuna varılmıştır
(p=0.045). Araştırmaya katılan sağlık çalışanlarından en fazla iş kazası geçirenler 0-5 yıl arasında tecrübesi
bulunanlardır. Doktor ve hemşirelerin iş kazası geçirme sıklarının iki grup arasında anlamlı biçimde
farklılaştığı görülmüştür (p=0.007). Doktor ve hemşirelerin İş Sağlığı ve Güvenliği eğitim programlarına
katılım oranları önemli ölçüde farklıdır (p=0.000). İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimlerine katılan sağlık çalışanlarının
%51,4’ü son bir sene içerisinde kaza deneyimlerken, eğitime katılmayan personel için bu
oran %66’dır. Bununla birlikte eğitime katılan ve katılmayan grupların kaza deneyimleme sıklığına ilişkin
farklılığın anlamlı olmadığı tespit edilmiştir (p=0.105).
Sonuç: Temel sağlık bakım hizmetleriyle görevli doktor ve hemşireler için, kan ve vücut sıvılarıyla temas
en sık rastlanan riskli bildirimler arasında yer almaktadır. Sağlık çalışanları için meslek içi iş sağlığı ve
güvenliği eğitimlerinin etkinliği, uzmanlık alanı ve görev farklılıkları gibi değişkenlerin etkisine açıktır. Bu
nedenle, çeşitli hizmet gruplarına yönelik İş Sağlığı ve Güvenliği eğitim programlarının iş kazaları ile
ilişkisini inceleyen daha fazla araştırma yapılması, sonuçların farklı boyutlarının ele alınmasına olanak
sağlayacaktır.
Sağlık Profesyonelleri İş Kazaları İş Sağlığı ve Güvenliği İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi
Aim: The development, implementation and success of preventive strategies in the field of Occupational Health and Safety, above all,
requires a multi-faceted and accurate assessment of the current situation. With this research, it is aimed to contribute to both the relevant
literature and the development of effective Occupational Health and Safety practices in the long term.
Material and Methods: The descriptive study conducted in a university hospital in Turkey, convenience sampling method was used and
reached to 192 health professionals consisting of nurses (n=149) and doctors (n=43) by administering a questionnaires, in mach 2017. A
questionnaire form including relevant questions of the participants on the demographic characteristics, their experience of accidents with the
risk of injury and infection transmission in the last year, and their participation in Occupational Health and Safety training was used to collect
the data. The collected data were analyzed using SPSS Statistics 19 program. The hypotheses of the study were evaluated with the Yates
Chi-Square and Pearson Chi-Square tests at the 95% confidence interval, at the p<0.05 significance level.
Results: As a result of the analysis, it was found that 55.2 % of the participants experienced at least one of the accident types that carry
risk of injury and infection in a one-year period. It was concluded that the accident rate of the employees decreased significantly as their
experience increased (p=0.045). Among the health workers participating in the research, those who had the most occupational accidents
were those with 0-5 years of experience. A significant difference has been observed between two groups for the frequency of experiencesof
doctors and nurses with occupational accidents (p=0.007). Participation rates in Occupational Health and Safety training programs by nurses
and doctors is significantly different (p=0.000). While 51.4% of healthcare workers who attended Occupational Health and Safety training
programs experienced an accident in the last year, this rate is 66% for personell who did not attend the training programs. Although that
the difference between the groups participating and not participating in the training programs is not significant regarding the frequency of
accidents (p=0.105).
Conclusion: Contact with blood and body fluids is among the most common risks reported, especially for doctors and nurses in charge of
primary health care services. The effectiveness of occupational health and safety training for health workers is open to the effects of variables
such as field of expertise and job differences. Therefore, conducting more research examining the relationship between Occupational Health
and Safety training programs for various service groups in the field with occupational accidents, will allow different aspects of the results to
be addressed.
Health Professionals Occupational Accidents Occupational Health and Safety Occupational Health and Safety Training
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2022 |
Kabul Tarihi | 17 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bilimsel yayım organıdır.
Ulusal ve uluslararası tüm kurum ve kişilere elektronik olarak ücretsiz ulaşmayı hedefleyen hakemli bir dergidir.
Dergi yılda üç kez olmak üzere Nisan, Ağustos ve Aralık aylarında yayımlanır.
Derginin yayım dili Türkçe ve İngilizcedir.