Gelecek nesillere daha nitelikli eğitim imkânı
sunarak onların bireysel gelişimine ve dolaysıyla toplumsal, ekonomik gelişime
katkı sağlaması her eğitim örgütünün temel hedefidir. Bu doğrultuda bireyleri
çağın gereklerine uygun eğitim öğretim işlevlerine yerine getirme yolunda
okullar kendilerine tahsis edilen insan ve madde kaynaklarını etkin ve verimli
şekilde kullan(a)madıkları görülmektedir (Hanusek, 1986) Toplumsal ihtiyaçları
karşılama ve daha da ötesi ortaya çıkan yeni durumlarda (sosyal, ekonomik,
siyasal değişimler temelinde) ihtiyaçları belirleme noktasında okulların
öğretmen atama, müfredat belirleme, bütçeleme yapma yada örgütsel yeniden
yapılanma gibi temel alt boyutlarda merkezi eğitim otoritesine bağlı kalmadan
kendi başlarına karar alma, uygulama ve değerlendirme konularında okulları yetki
ile birlikte sorumluluk verilmesi gündeme gelmektedir (Cheng, 2005). Bu
bağlamda yapılan çalışmalarda (Bracci, 2010; Eskeland ve Filmer, 2007; Triant,
2001) Güney Amerika’da ve bazı Avrupa ülkelerinde okul yöneticilerine eğitim
temel girdisini oluşturan alanlarda (öğretmen- öğrenci seçimi, müfredat ve konu
belirleme, kurumsal bütçeleme serbestisi, örgütsel yapılanma, veli katılımı
vb.) özerklik verilerek okul kurumunun bireysel inisiyatif alarak öğrenci
öğrenme süreçlerine müdahalelerde bulunmak suretiyle öğrenci başarısının
artığını ortaya koymaktadır. Bu literatür taraması kullanılan bu çalışmada okul
özerkliğinin alt boyutlarına, tarihsel gelişimine ve farklı uygulama
modellerine yer verilmektedir. Otonom okulların öğrenci başarısı üzerinden
gerçekten beklenilen etkiyi hangi düzeyde sağla(ma)dığı ortaya konarak ve
mevcut konjonktürde Türkiye’de uygulanabilirliği sorgulanmaktadır.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Temmuz 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 14 Sayı: 38 |
.