What kind of sources were used by the authors of the
anonymous texts that were written in 35-70 years after Jesus’ death and were
subsequently defined as “Gospels” is a topic discussed among researchers. In
this context, it has been revealed that the authors of the Gospels use not only
each other’s texts as sources but also some hypothetical sources. However, it
is also accepted that there is a corpus of narrative called the “oral
tradition” behind the Gospels. The oral tradition consists of small, separate,
independent, and oral narratives about Jesus which spread from around 30 C.E.
to the second quarter of the second century. With reference to the written
texts called Gospels today, scientific research for the understanding of the
oral tradition behind these texts and how the Gospel writers to shape this
tradition as redactors have highlighted a methodological approach called
“form criticism”. Form criticism is a discipline that aims to define
the structure, original basis and the process of the oral tradition. This
discipline makes it possible to reach important conclusions in the field of
Gospel studies. German researchers such as Wellhausen, Schmidt, Dibelius, and Bultmann are leading names in
this field. Nevertheless, just like the other methods included in Biblical
Criticism, form criticism is not known by the Turkish academy. This article
aims to attract the attention of the Turkish scholars to the oral tradition
behind the Gospels and to the form criticism method that tries to clarify the
oral tradition
History of Religions Christianity Gospels Oral Tradition Form Criticism
İsa’nın ölümünden 35-70 yıl sonra bugün “İncil” diye tanımlanan anonim
metinleri kaleme alan yazarların hangi bilgi kaynaklarını kullandıkları
meselesi, araştırmacılar arasında tartışılan bir konudur. Bu bağlamda, İncil
yazarlarının bazen birbirlerinin metinlerini kaynak olarak kullandıkları ortaya
konulmuştur. Bazen hipotetik bazı yazılı kaynakları da kullanmış oldukları
düşünülmektedir. Ancak İncillerin arkasında “sözlü gelenek” denilen şifahi bir
rivayet külliyatının bulunduğu da kabul edilmektedir. Sözlü gelenek; İsa hakkında 30’lu
yıllardan II. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar yayılarak dolaşan küçük, ayrı,
bağımsız, sözlü anlatılardan oluşmaktadır. Günümüzde “İncil” tabir edilen yazılı metinlerden
hareketle, bu metinlerin arkasındaki sözlü geleneğin anlaşılmasına ve İncil
yazarlarının redaktörler olarak bu geleneği nasıl şekillendirdiklerine dair bilimsel
arayışlar ise “form kritiği” denilen metodolojik bir yaklaşımı öne çıkarmıştır.
Form kritiği, sözlü geleneğin yapısını,
özgün temelini ve tarihini tanımlanmayı amaçlayan bir disiplindir. Bu disiplin,
İncil araştırmaları alanında önemli sonuçlara ulaşmayı mümkün kılmaktadır.
Wellhausen, Schmidt, Dibelius ve Bultmann gibi Alman araştırmacılar, bu alanın
öncü isimleri olmuşlardır. Bununla beraber, form kritiği konusu, tıpkı Kitab-ı
Mukaddes Kritiği kapsamındaki diğer yöntemler gibi Türk akademisi özelinde boş bırakılmıştır.
Bu makale, İncil rivayetlerinin arka planını oluşturan “sözlü gelenek” kavramına
ve bu süreci çeşitli açılardan inceleyen ve aydınlatmaya çalışan “form kritiği”
yöntemine, Türk akademisinin dikkatini çekmeyi amaçlamaktadır.
Dinler Tarihi Hıristiyanlık İnciller Sözlü Gelenek Form Kritiği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mart 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |