Style is one of the most important elements that gives a text literary value and makes it appreciated in the eyes of readers or literati. Because the phenomenon called literature deals not with what is transmitted, but with the question of how it is transmitted and makes its decision accordingly. The answer to the question of “how” is hidden in the style of the work and therefore of the author. Since style is one of the most important criteria for whether or not to attribute literary value to a text, the same text should be transferred to another language while remaining as true to the same style characteristics as possible. Only semantic accuracy, which is deemed sufficient in any instruction manual or prescription of Medicine, is void in the case of literary texts. Because such texts are not written to give a sense of literary pleasure, on the contrary, they are written so that the user can use the object in the most correct way. In other words, not aesthetics, functionality is in the foreground. There may be many reasons why a work that has won great acclaim in the source language does not receive the same great attention in another language that it has translated, from misplaced marketing strategy to cultural differences. Therefore, it is necessary to transfer the style to the target language as much as possible in literary text translations. The Turkish German translation of the Dutch writer Cees Nooteboom's “Paradise Lost” was intended to examine the extent to which it was compatible with the German original in terms of style. For this purpose, the relevant translation will be evaluated on the basis of compatibility, vocabulary, syntax, insertion/subtraction subheadings. The texts cited from the works will be analyzed with a comparative descriptive method and an attempt will be made to give a judgment about the success or failure of the translation in terms of reflecting the style.
Bir metne yazınsal değer kazandırıp onu okur veya edebiyatçılar nezdinde beğenilir kılan en önemli unsurların başında biçem gelir. Çünkü edebiyat denilen olgu neyin aktarıldığı ile değil, nasıl aktarıldığı sorusu ile ilgilenir ve kararını buna göre verir. Nasıl sorusunun cevabı ise eserin ve dolayısıyla da yazarın biçeminde saklıdır. Bir metne edebi değer atfedilip atfedilmemesinin en önemli ölçütlerinden biri biçem olduğuna göre, aynı metin başka bir dile aktarılırken de olabildiğince aynı biçem özelliklerine sadık kalınarak aktarılmalıdır. Herhangi bir kullanma kılavuzunda ya da ilaç reçetesinde yeterli olarak görülen yalnızca anlamsal doğruluk, yazınsal metinler söz konusu olduğunda geçerliliğini yitirir. Çünkü bu tür metinler edebi bir haz duygusu yaşatmak için değil, tam tersine kullanıcının elindeki nesneyi en doğru şekilde kullanabilmesi için yazılmışlardır. Yani estetik değil, işlevsellik ön plandadır. Kaynak dilde büyük beğeni kazanan bir eserin çevrilmiş olduğu başka bir dilde aynı büyük ilgiyi görmemesinin yanlış pazarlama stratejisinden kültürel farklılıklara kadar birçok nedeni olabilir. Fakat bunun önemli nedenlerden biri de kaynak dildeki biçemin hedef dile aktarılamamasıdır. Dolayısıyla yazınsal metin çevirilerinde biçemin de olabildiğince hedef dile aktarılması zorunluluğu vardır. Bu çalışmayla Hollandalı yazar Cees Nooteboom’un “Cennet Kayıp” adlı eserinin Türkçe çevirisinin biçem bakımından Almanca orijinali ile ne derece uyumlu olduğunun incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak ilgili çeviri; bağdaşıklık, sözcük, söz dizimi, ekleme/çıkartma alt başlıkları üzerinden değerlendirilecektir. Eserlerden alıntılanan metinler karşılaştırmalı betimlemeli yöntemle analiz edilecek ve çevirinin biçemi yansıtma hususundaki başarısı veya başarısızlığı hakkında bir hüküm verilmesine çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 17 |