The German-born Joseph Beuys, who was involved in Fluxus, which emerged as an avant-garde movement in
the 1960s, has been judged in many ways through his art life to this day. There are those who criticize the artist
who uses linguistic archetypes and occultism in his works, as well as those who mythologize him and make
him the Messiah. In this article, Beuys' works, the concepts of Expanded Art and Social Sculpture that he
suggested, and the concept of "self-practices" in which Foucault handled the relationship between subject and
power through ethics in the same periods are associated. These concepts, which aim to transform the human
being together with the action within his inner world, intend to create a new attitude towards himself, others,
and the world, and to open an ethical field. In the study, the subject at the basis of his action will discuss by
focusing on the performances of the artist who makes his life and body both the subject and the object of his
art. The influence of the symbols Beuys used in his artistic practices ranging from shamanic rituals to politics
and the process of subjectivization with an expressionist attitude on contemporary art will be discussed. It is
aimed to understand how the political actions put forward in today's art constitute resistance in the context
of social opposition.
1960’lı yıllarda avangart hareket olarak ortaya çıkan, Fluxus’un içinde yer almış Alman asıllı Joseph Beuys’un,
sanat yaşantısı birçok açıdan değerlendirilmiştir. Çalışmalarında dilsel arketipleri ve okültizmi kullanan
sanatçıyı, mitleştirip mesih konumuna getirenler kadar; piyasaya angaje olduğunu düşünüp eleştirenler de
olmuştur. Bu makalede Beuys’un çalışmaları, kendisinin üretmiş olduğu Genişletilmiş Sanat ve Sosyal Heykel
kavramlarının yanında Michel Foucault’ un aynı dönemlerde özne ve iktidar ilişkisini etik üzerinden ele aldığı
“kendilik pratikleri” kavramı ile ilişkilendirilmektedir. İnsanın kendi içinde eylemle birlikte dönüşmesini
amaçlayan bu kavramlar, kendisine, başkalarına ve dünyaya karşı yeni bir tutum oluşturmayı; etik bir alan
açmayı hedeflemektedir. Çalışmada hayatını ve bedenini sanatının hem öznesi hem de nesnesi haline getiren
sanatçının performanslarına odaklanılarak eylemin temelinde yer alan özne konusu tartışılmıştır. Beuys’un
şaman ritüellerinden siyasete kadar uzanan sanat pratiklerinde kullandığı sembollerin ve dışavurumcu
tavırla özneleşme sürecinin çağdaş sanattaki etkisine değinilmiştir. Bu durumun günümüz sanatında ortaya
konan politik eylemlerin toplumsal muhalefet bağlamında nasıl bir direnç oluşturduğunun anlaşılması
hedeflenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Performans Sanatı, Enstelasyon/Yerleştirme Sanatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |