Bireysel varlığı ile kolektif kimliğini kurma aşamasındaki insan, ben’ini ve ötekini tanımlama çabalarında sosyal normlardan bağımsız davranamaz. Bu normlar kadın-erkek şeklinde biyolojik cinsiyete dayalı yapılan kategorilendirmede toplumsal cinsiyetin oluşmasına yol açar. Erkek kendisine güç, akıl, bilgi, muhakeme ve yönetme kabiliyetini yakıştırıp buna göre davranıp güçsüzleri kendisine itaat ettirirken kadın, uysallık ve zayıflıkla tanımlanır. Bu durum sadece biyolojik bakımdan kadın olanlar için değil, erkekler için de geçerlidir. İçinde yaşadığı toplumun davranış normlarını başarıyla eserlerine yansıtan Ömer Seyfettin, benlik ve kimlik algısını “Horoz” ve “Dünyanın Nizamı” adlı hikâyelerinde toplumsal cinsiyetin hiyerarşisini miras olarak kendinden sonrakilere aktaran kadınlar ve erkekler cephesinden katmanlı biçimde kurguya taşır. İlk katmanda kadın-erkek arasındaki hiyerarşik ilişkide erkek egemenliğini insan dışındaki canlılardan örnekler. Erkeğin simgesi olarak gösterilen horozun kümesteki egemenliğini, babanın evdeki hükümdarlığıyla bütünler. İki hikâyede de erkeğin kadına fiziksel, psikolojik şiddet uygulaması; evin efendisi olma hakkını kendinde görmesi, bunun kadın tarafından onaylanması işlenir. İkinci katmanda babanın oğula kendi hâkimiyetini tanıtması söz konusudur. Baba varken oğulun söz hakkının bulunmaması; ancak babadan sonra ya da kendi evleri olduğunda erkeklik/güç iddiasında bulunabileceği ve bunun kadın tarafından onaylanması dile getirilir. Bu yazıda “Horoz” ve “Dünyanın Nizamı” adlı hikâyeler ekseninde kadınların ve erkeklerin toplumsal kaderlerini değiştirmekten ziyade, mevcut yazgıyı kendilerinden sonraki nesillere kültürel miras şeklinde sunmaları eleştirilecek ve konu, “erkeklik/masculinity çalışmaları” bağlamında değerlendirilecektir.
Toplumsal Cinsiyet Hegemonya Ömer Seyfettin Horoz Dünyanın Nizamı
In the stage of building a personal entity and collective identity, humans cannot act independent of social norms in their attempts to define the self and the other. These norms first arise under the categorizations based on biological sexes (male and female) and bring about the development of gender in the course of time. He ascribes power, intelligence, knowledge, reasoning and management skills to himself while charging subordinates with obedience. Woman is defined by meekness and weakness. This does not only apply to biological females but also to powerless males. Omer Seyfettin, who successfully reflects the behavioural norms of his society in his works, fictionalizes the self and identity perceptions in his works “the Rooster” and “the World’s Order” through men and women who bequeath the hierarchical order of gender roles to the next generations. Firstly he presents the dominance of men in the hierarchical relationship between woman and man by exemplifying non-human creatures. The representative value of the male complements the dominance of the rooster, which is shown as its symbol, in the henhouse and the father's dominance at home. Both stories depict the physical and psychological violence against women, man’s self-righteousness about being the head of the household and the justification of it by women. Secondly, the stories describe the man in power or father who introduces himself to a powerless man or his son and narrate that the latter can only claim manhood or power and women may approve of it only after his father or after he has his own home. In this article, it will be evaluated in the context of "masculinity/masculinity studies" by criticizing the fact that women and men present the current destiny as cultural heritage to the next generations rather than changing their social destinies on the axis of the stories called The Rooster and the Order of the World.
Gender Hegemony Ömer Seyfettin “Rooster” (Horoz) The World’s Order (Dünyanın Nizamı)
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları, Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 9 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.